Dolar $
32.42
%-0.32 -0.1
Euro €
34.96
%-0.34 -0.12
Sterlin £
40.51
%-0.75 -0.3
Çeyrek Altın
4092.28
%0.61 24.65
SON DAKİKA
Turizm Pazartesi 06 Eylül 2021 02:18

İKİ BİN YILLIK KAYIP KENT PETRA

Yüzyıllarca kervanlar bu kentten geçmiş ve ticarete katkıda bulunmuşlar. Kent bir dönem Roma İmparatorluğu'nun himayesine girmiş. Deniz yolların güçlenmesiyle birlikte ise, zaman içinde kent önemini yitirip on dokuzuncu yüzyıla kadar gizli vadisinde unutulmuş.

İki bin yıllık kayıp kent Petra

Gülpembe kayalara oyulmuş dünyanın yedi harikasından biri...

Bir zaman yolculuğu yapmak ve iki bin yıl geri gitmek ister misiniz? 

Ya her şeyi unutmak, kaybolmak ve başka bir diyarda gözlerinizi açmak ve oranın sokaklarında dolaşmak? 

O halde sadece bir buçuk saatlik bir uçak yolculuğu yaparak Ürdün ‘e gitmeniz gerekiyor.

Mezopotamya ve çevresindeki ülkeler genel olarak medeniyetlerin ve dünya tarihin beşiği olarak daima ilgimi çekmiştir. Ama insan bazen o özel mekanlara gitmeden ve görmeden neler kaçırdığının farkında bile olamıyor.  Ne kadar bu konuda tanıtım metinleri yazılsa da, çizilse de, okumuş olsanız da oraya gitmek, görmek ve oraların enerjisini hissetmek bambaşka oluyor. 7 Temmuz 2007 tarihinde Dünyanın Yedi Harikası'na alternatif olarak seçilmiş.

petra-3

Petra eski Yunancada kaya demek

Biz de bir ilkbahar günü Ürdün’e uçup dünyaca meşhur antik kentlerden biri olan Petra’yı görmek için yola koyuluyoruz. Wadi Rum çölünü ve çorak Ürdün yollarını aşıp Petra antik kentine ulaşıyoruz. Gece otelimizde konakladıktan sonra sabahın çok erken saatlerinde antik kentin girişinde kendimizi buluyoruz.  Hava sabah saatlerinde bile henüz Mart ayı olmasına rağmen sıcak.

“Petra” isminin ne demek olduğunu merak ediyorsanız, “Petra”, eski yunan dilinde “kaya” anlamını taşıyormuş. Tam da manası buradaki kayalara oyulmuş kaya şehrinde bulmuş. 

Petra binlerce yıl boyunca bölgedeki çok önemli ticari yolların üstünde bulunmuş ve M.Ö. 400 itibarı ile Nebatilerin yani o dönemdeki Beduin halkına beş yüz yıl boyunca başkentlik yapmış bir mekan. Aynı zamanda çok iyi tasarlanmış su ve kanal sistemleri ile çölün ortasında çok önemli bir su taksim ve tedarik merkezi haline gelmiş. Yüzyıllarca kervanlar bu kentten geçmiş ve ticarete katkıda bulunmuşlar. Kent bir dönem Roma İmparatorluğu’nun himayesine girmiş.

Deniz yolların güçlenmesiyle birlikte ise, zaman içinde kent önemini yitirip on dokuzuncu yüzyıla kadar gizli vadisinde unutulmuş.

petra-1

Kente girmek enteresan

Petra’nın girişinde beklerken çok heyecanlıyız çünkü, bu ünlü kentin içine girmek de çok  enteresan, adeta gizemli olan bir buçuk kilometrelik “Siq” ismindeki daracık, kocaman kayalar arasındaki kanyon yolu aşmamız gerekiyor.

Kanyon zaman zaman sadece üç ile on iki metre genişliğinde kalıyor, duvarları yaklaşık iki yüz metre yüksekliği bulabiliyor.  

Antik Petra kentine giriş sadece bu kanyondan geçerek mümkün oluyormuş. Bu özel coğrafi yapısından dolayı kent hep gizliliğini koruyabilmiş.

Yavaş yavaş bu kanyonda yürüyoruz ve sağlı sollu gerek su kanalları gerek gülpembesi  kayalara oyulmuş çeşmeleri, rölyefleri, insan heykelleri bizi inanılmaz etkiliyor. Her yer çok sessiz ve bu nedenle kanyondaki gizemli geçişin tadını çıkarabiliyoruz. Sadece ara ara yerli halkın kullandığı at arabaları kanyondan geçip ziyaretçileri “Hazine” dedikleri Petra’nın en ünlü merkezine götürmeye çalışıyor.

Bir buçuk kilometreyi içimize sindire sindire yürüdükten sonra, kanyonun son dönemecine geldiğimizde ise, nefes kesici bir manzara ile karşılaşıyoruz. Daracık kayaların arasından karşıda Petra’nın ikonik sembolü olmuş kırk üç metre yüksekliği ve otuz metre genişliği olan kayalara oyulmuş muhteşem kaya mezarını ve tapınağını görüyoruz. Kaya mezarın önünde develer, sırtında rengarenk örtüleriyle ve sahipleriyle müşteri bekliyor fakat biz bu görüntünün karşısında o kadar etkileniyoruz ki , hemen kanyonun bu son dönemecinde yere oturup bu olağanüstü manzarayı seyretmeye ve içimizde hissetmeye koyuluyoruz . Manzara ve lokasyonun enerjisi muhteşem ve gerçekten eşsiz !  Kayaların rengi ve kayalara yapılmış bu müthiş eserde fevkalade güzel.

petra-2

Güneş altında 8 km

Bir anda kendinizi gerçekten Nebatilerin dönemindeki zamana ışınlanmış gibi hissediyorsunuz. 

Steven Spielberg gibi dünyaca meşhur bir yönetmenin “Indiana Jones and the last Crusade” filmini neden burada çektiğini anlamak hiç de zor değil. Yolumuza devam ettiğimizde attığımız her adımda yeni bir sürpriz ile karşılaşıyoruz. Kaya duvarlarına oyulmuş yazılar, sütunlar, rölyefler, mağara evler, kral mezarları, binlerce seyirci için tasarlanmış antik tiyatro, dev sütunları olan Roma yolları ve niceleri.  Diyorum ya burayı gezince nefesiniz kesiliyor ve o daracık kanyon geçidin ardında neler olduğuna inanamıyorsunuz ve güzellikler sizi hayran bırakıyor.

Bu şekilde tüm güzellikleri seyrederek o sıcak Ürdün güneşinin altında yaklaşık sekiz kilometre gün boyunca yürüyoruz. Buradaki mağaralarda hala yaşayan davranışları ve görüntüleri de egzotik olan yerli halk da bize eşekleri ve develeri ile yer yer eşlik ediyor. Hatta buranın hakimi olduklarını bize göstermek için provokatif eylemlerde bulunuyorlar.

Polise şikayet ettiğinizde ise polisin cevabı biz ilginç geldi.  “Onlar buranın gerçek sahibi” 

Hava ise yavaş yavaş kararmaya başladığında antik kentteki insanlar çekilmeye başlıyor. Aynı yolu geri döndüğümüzde ise yol boyunca ve dar kanyonda yolun kenarlarına fenerler yakıp yolu mumlarla ışıklandırdıklarını görüyoruz ve çok etkileniyoruz. Özellikle büyük kaya mezarı gece karanlığında bu mum ışıklarında tüm güzelliğini ortaya koyuyor. Mum ışıklarının dansıyla yolu yürümek çok farklı. Bin dokuz yüz seksen beş yılında antik Petra kenti UNESCO Dünya Mirası olarak kabul ediliyor. Günümüzde Petra antik kenti yüzlerce kaya mezar, mağara ev, obelisk, sarnıç, antik yol, su kanalı, tapınak, sunak, bahçe terasları, depo ve duvar resimlerine ev sahipliği yapıyor. Yaklaşık yüz kilometre karelik bir alan kaplıyor.

Düşünün ki, şu an Petra’nın sadece yüzde onu keşfedilmiş ve açığa çıkarılmış durumda.

Demek ki bu kanyonun arkasındaki kaya kentte daha ne cevherler keşfedilmeyi bekliyor, belki bir gün görebiliriz kim bilir.

petra-4

İki gününüzü ayırın

Petra’dan çıkarken kaya kenti mumlar ışığında arkamızda bırakıyoruz. Zihnimize çok fazla harika izlenimler kazınmış ve biraz da yorgun olarak bu dünya kültür ve doğal mirasından ayrılıyoruz. Ama şu muhakkak ki zamanında doğu ve batı dünyasını birbirine bağlayan ve inanılmaz bir ticarete ve alış verişe sahne olan bu bölgenin bütün gün gezdiğimiz halde sadece çok küçücük bir parçasını görebildik.

Bu nedenle buraların tam tadına varmak istiyorsanız hiç olmazsa iki gününüzü ayırmanızı ve geceyi de olabildiğince burada geçirmenizi tavsiye ederim. Muhteşem bir deneyim yaşayacağınız muhakkak!

ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR