SON DAKİKA
DÜNYA Cumartesi 12 Ekim 2024 02:45

SOYKIRIMIN FATURASI 120 MİLYAR DOLAR

İsrail'in Filistin'de sürdürdüğü soykırım savaşı, ülke ekonomisine de ağır kayıplar verdiriyor. Ülkede orta ve uzun vadede krizlerin yaşanabileceği öngörülürken, turist sayısında da önemli bir düşüş yaşandı. Uluslararası derecelendirme kuruluşları da not indirimine gitti

Soykırımın faturası 120 milyar dolar

Koç Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Altay Atlı, Ekim 2023'ten beri İsrail ekonomisinde yaşanan değişiklikleri ve ilerleyen zamanlarda yaşanabilecek krizleri anlattı.

Atlı, “İsrailli makamlar tarafından açıklanan makroekonomik verilere göre, savaşın ekonomi üzerindeki etkisi kısıtlı görünse ve hatta bazı alanlarda Ekim 2023’den sonra yaşanan ilk kırılmalardan sonra bir toparlanma tespit edilse de özellikle Gazze’de devam eden insanlık krizi ve İsrail’in uluslararası toplum tarafından giderek daha fazla dışlanması nedeniyle İsrail ekonomisini orta ve uzun vadede daha zorlu bir dönem bekliyor” ifadelerini kullandı.

Atlı’nın değerlendirmeleri şöyle:

Kamu borcu arttı

İsrail Merkez İstatistik Bürosu verilerine göre ülkenin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası (GSYH), 2023'ün üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,4 büyürken, savaşın etkisiyle yılın son çeyreğinde yüzde 4'lük bir küçülme söz konusu oldu. Ancak 2024’ün ilk çeyreğinde başlayan nispi toparlanmayla yıllık bazdaki bu daralma yüzde 1,2 seviyesine indi. Kamu borcunun GSYH’ye oranı 2022’deki yüzde 60,7 seviyesinden 2023’te yüzde 63,4’e çıktı. Ancak bu oran örneğin Kovid-19 salgını yılı 2020’deki yüzde 70,6’nın halen altında. İsrail'in Haziran 2024 itibarıyla döviz rezervleri 210,5 milyar dolar seviyesinde ve burada henüz ciddi bir azalma yok. Ülkede çatışmaların başladığı Ekim 2023’te yüzde 3,8 olan enflasyon ise şu anda yüzde 2,9 seviyesinde. Bu tablo aslında çok da olumsuz değil.

Ekonomi tehdit altında

İsrail ekonomisi, Ekim 2023 öncesinde oldukça istikrarlı sayılabilecek ve Kovid-19 salgınının da etkilerini büyük ölçüde atlatan bir yapıya sahipti. İhracata odaklı, üretkenliğini artıran, teknolojiye ve startup'lara yatırım yapan İsrail ekonomisi savaş ortamına da bu şekilde girdi. Ülkedeki ekonomik tablonun olumlu görünmesinin sebebi de bu.

Ancak kısa vadede rakamlarda çok büyük bir sorun görünmese de, İsrail ekonomisine Ekim 2023’ten önce rekabet avantajı sağlayan unsurlar; savaşın etkileri, ülkenin içinde bulunduğu derin siyasi istikrarsızlık ortamı ve ülkenin giderek artan uluslararası izolasyonu nedeniyle tehdit altında. Mevcut jeopolitik durum İsrail ekonomisinin küresel ekonomiyle bağlantılarını giderek zayıflatıyor. Bu da orta ve uzun vadede olası bir krizin sinyallerinin daha güçlü bir şekilde hissedilmesine yol açıyor.

Büyük bir darboğaz bekleniyor

İsrail’in ihracatı Kovid-19 salgını sonrasında artmaya başladı. Ancak yaşanan krizle birlikte bu süreç sekteye uğradı. 2024’ün ilk 6 ayına bakıldığında, ülkenin aylık ihracatı istisnasız her ay 2023’ün aynı dönemine göre daha düşük bir seviyede gerçekleşiyor. Bu düşüşler şimdilik Türkiye dahil bazı ülkelerin uyguladığı ambargolar da düşünüldüğünde, beklenen ölçüde değil. Örneğin, Haziran 2024’teki 4,69 milyar dolarlık ihracat, Haziran 2023’ün 5,22 milyar dolarlık ihracatının sadece bir miktar altında. Ancak Filistin’de yaşanan insani krizin derinleşerek İsrail’e ihracat kapılarının daha fazla kapanması, zaten kronik ticaret açığı içerisinde olan İsrail ekonomisini daha büyük bir darboğaza itebilir.

Limanlar ve ticaret hatları

İsrail’in sadece ihracat rakamları değil, küresel ekonomiyle bağlantısını sağlayan lojistik merkezleri ve ticaret hatları da krizden ağır bir şekilde etkileniyor. Son olarak ülkenin Kızıldeniz’e açılan kapısı olan Eilat Limanı’nın, Yemen'deki İran destekli Husiler'in hem Kızıldeniz’deki İsrail gemilerini hem de limanın kendisini hedef alan saldırılarıyla tamamen kapanma noktasına geldiği açıklandı. Bu açıklamadan sadece birkaç hafta önce ise yine Husiler'in Irak’ta yerleşik gruplarla birlikte Hayfa Limanı’nda demirli gemilere drone saldırısı gerçekleştirdikleri bildirildi. İsrail’in kuzeyindeki çatışmaların şiddetlenmesi durumunda ise Lübnan’daki Hizbullah’ın Hayfa Limanı’nı hedef alacağı haberleri basında yer aldı. Filistin’deki kriz devam ettikçe İsrail limanları ve deniz ticaret hatları açısından güvenlik tehditleri artıyor. Limanlar ve hatların kullanılamaz hale gelmesi Eilat Limanı örneğinde olduğu gibi fiziksel bir hasar olmasa bile tesislerin iflasa doğru gitmesine yol açıyor.

Azalan turist sayıları

İsrail’in dış dünyayla bağlarının giderek zayıflamasının en dikkati çeken sonuçlarından birisi ise ülkeye gelen turist sayılarının düşmesi oldu. Haziran 2024’te ülkeye giriş yapan turist sayısı tatil ya da aile ziyareti gibi amaçlarla ülkeye gelen Yahudi diaspora cemaatlerinin mensupları da dahil olmak üzere, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 70,1 azaldı. Halihazırda mal ihracatında zayıflama yaşayan İsrail ekonomisinin hizmet sektöründe normalde en güçlü olduğu turizm alanında bu şekilde bir düşüşte olması da büyük bir döviz kaybına yol açıyor.

Ülkeye yatırımlar azalıyor

İsrail ekonomisi yüksek teknoloji alanında ve teknoloji startup'larında yaptığı atılımlarla bir rekabet gücü yakalıyordu. Bu alanlardaki gelişim, sektörün doğası gereği güçlü uluslararası işbirliğini gerektiriyor. Ancak mevcut durumda burada da İsrail açısından kırılganlıkların oluştuğu görülüyor. Ekonomi alanında çalışmalar yapan düşünce kuruluşu RISE İsrail'in, bir raporuna göre ülkenin startup'larına savaştan önce yılın her çeyreğinde ortalama 2 milyar dolar yatırım gelirken, savaşla birlikte bu rakam 1,7 milyar dolara düştü. İsrailli yatırımcılardan ve ülkede yatırım yapan yabancılardan oluşan aktif yatırımcı sayısı ise savaşın ilk ayında yüzde 23 azaldı. Bu trendin devam etmesi İsrail ekonomisine en güçlü olduğu alanlardan birinde ciddi bir darbe vurabilir. Bu bağlamda, mevcut durumda İsrail'e gelen yatırımların azalmaması için bir sebep görünmüyor.

Son olarak, İsrail ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasındaki ilişkilere de değinmek gerekiyor. Kurulduğu tarihten bugüne İsrail, ABD’den 80 milyar doları ekonomik, 230 milyar doları ise askeri olmak üzere toplam 310 milyar dolar yardım aldı. Bu yılın mart ve nisan aylarında yapılan anlaşmalarla da ABD tarafından İsrail’e 12,5 milyar dolarlık yeni bir yardım taahhüt edildi. Ancak ABD siyasetindeki derin belirsizlikler, bu ülkede yapılacak seçimlerden sonra İsrail’le ilişkilerin ve dolayısıyla ekonomik ve askeri yardımın nasıl şekilleneceği konusunda soru işaretleri oluşmasına yol açıyor.

Ölçeğine göre güçlü sayılabilecek bir altyapıya sahip olan İsrail ekonomisi, savaşın etkilerine, hızla artan askeri harcamalara ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin popülist bütçe tercihlerine rağmen halen bir kriz sarmalına girmedi. Ancak, bu durumun sürdürülebilmesi için İsrail ekonomisinin dış dünya ve küresel ekonomiyle bağlantılarını güçlü tutması gerekiyor. Esas tehdit de bu alanda ortaya çıkıyor.

Soykırım ekonomiyi olumsuz etkiliyor

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's ve Standard & Poor's, İsrail'in kredi notunu düşürdü.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze Şeridi'nde 1 yıldır gerçekleştirdiği soykırımı ve Lübnan'a yönelik son dönemde artan saldırıların, İsrail için bir "varoluş savaşı" anlamına geldiğini savunuyor. Ancak göstergeler, bunun İsrail ekonomisine de ciddi olumsuz yansımalarının olduğunu gösteriyor.

Haaretz gazetesinin haberine göre, İsrail'e gelen turist sayısı, Gazze Şeridi'ndeki saldırılar ve kuzeydeki gerilim nedeniyle kurulduğu 1948'den bu yana benzeri görülmemiş bir şekilde düştü.

İsrail İstatistik Bürosu'nun 2024 yılının ilk yarısına ilişkin verilerine göre, ülkeye gelen turist sayısı, 2023 yılının aynı dönemine kıyasla yüzde 75'lik bir düşüşle, 2 milyondan 500 bin kişiye geriledi.

Filistin İsrail Araştırmaları Merkezinin (Ehli) raporlarına göre de İsrail'de otellerin yüzde 10'u, 2025 yılına kadar kapılarını kalıcı olarak kapatmaya hazırlanıyor.

Merkeze göre kriz öyle bir boyuta ulaştı ki Avrupalı ve ABD'liler başta olmak üzere uluslararası sigorta şirketleri, İsrail'e seyahat edenlere poliçe satmayı birçok kez reddetti.

İsrail'e gelen turist sayısının en son zirve yaptığı yıl, toplam turist sayısının 4,5 milyona ulaştığı 2019'du. Ardından gelen iki yıl içinde ise turizm, pandemi nedeniyle dünyanın diğer ülkeleri gibi ciddi bir darbe aldı.

Enflasyon yükseldi

İsrail'de geçen aylarda enflasyonun yüzde 3'ün altına düşmesiyle faiz indirimine hazırlanılırken, tüketici fiyatları yeniden yükseldi. Buna göre, ülkenin yıllık enflasyonu, Ekim 2023'ten bu yana en yüksek seviyelerini gördü.

İsrail piyasası, konut fiyatlarındaki artışın yanı sıra Kızıldeniz krizi nedeniyle başta sebze, meyve ve bazı tüketim malları olmak üzere hayati önem taşıyan emtialara olan talebi karşılayamadı.

Yemen'deki İran'ın desteklediği Husiler, İsrail'in Gazze'deki saldırılarına tepki amacıyla 31 Ekim 2023'ten bu yana Yemen açıklarında İsrailli şirketlere bağlı olduğunu belirttikleri ticari gemilere el koyuyor, bazılarına da insansız hava araçları ve füzelerle saldırılar düzenliyor.

Kızıldeniz'deki kriz nedeniyle ülkede ağustos ayında taze sebze fiyatları yüzde 13,2, ulaştırma fiyatları yüzde 2,8 arttı.

Emlak krizi yaşanıyor

Konut fiyatları ise ağustos ayında enflasyon endeksinde aylık yüzde 0,9 arttı. Bu üst üste sekizinci artış olurken, yıllık bazda artış yüzde 5,8 olarak gerçekleşti.

Kiralar ve konut fiyatları, Ekim 2023'ten bu yana Lübnan sınırından ve Gazze Şeridi'ne komşu bölgelerden göç edenler gibi çeşitli nedenlerle başta İsrail'in merkezi olmak üzere birçok bölgede arttı.

Bunun yanı sıra 7 Ekim'den bu yana inşaat sektöründe 90 binden fazla Filistinli işçinin bulunmaması, gayrimenkul krizi riskini artırdı.

İsrail Müteahhitler Birliğinin verileri, saldırıların öncesinde emlak piyasasında 40 bin olan işçi açığının, son dönemde Filistinli işçilerin yokluğu nedeniyle 130 bine çıktığını gösteriyor.

İsrail'in kredi notu düşürüldü

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, eylül ayında İsrail'in kredi notunu "A2"den "Baa1"e düşürürken, ülkenin kredi notu görünü görünümünü negatifte tuttu.

Kredi derecelendirme kuruluşunun açıklamasında, not indiriminin temel nedeninin jeopolitik riskin önemli ölçüde yoğunlaşarak çok yüksek seviyelere ulaşması ve İsrail'in hem yakın hem de uzun vadede kredibilitesi için önemli olumsuz sonuçlar doğurması olduğu kaydedildi.

Moody’s'in ardından benzer bir adım da Standard & Poor's'dan geldi. S&P, İsrail'in uzun vadeli kredi notunu "A+"dan "A"ya, görünümü ise negatife düşürdü.

Kredi notunun negatife düşürülme nedeni olarak güvenlik ve savunma konusundaki riskler gösterildi.

İsrail ekonomisi, HAMAS’ın 7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı operasyonunu takip eden haftalarda yüzde 4.1 küçüldü. Gerilme sürekliliğini korudu; 2024’ün ilk çeyreğindeki küçülme yüzde 1.1, ikinci çeyrekte ise yüzde 1.4.

2025 yılı maliyeti 67 milyar dolar

İsrail’in savaşa ve askeriyeye çok yüksek harcamalar yaptığı biliniyor. İsrail Bankası, savaşın maliyetinin 2025 yılına kadar 67 milyar dolara ulaşacağı tahmininde bulunuyor. Bunun bir kısmı ABD tarafından 14.5 milyar dolarlık bir askeri yardım paketiyle ödenecek.

İsrail’in mali durumunun, bu masrafları ve küçülen ekonomiyi nasıl sürdüreceği tartışılıyor.

İşgücü açığı

Bu makroekonomik rakamların yanı sıra savaş, bazı sektörleri de hayli vurmuş durumda. İnşaat sektörünün savaş öncesi hızının üçte iki derecesine düştüğü değerlendiriliyor. Ülkenin bazı bölgelerinde tarımda dörtte bir oranında azalma olduğu hesaplanıyor.

Savaşın bir diğer etkisi, orduya alınan insanların toplam işgücünü düşürmesi. İsrail, 7 Ekim’i takip eden dönemde 360 bin kişiyi askere çağırmıştı. Bu rakamın bir kısmı terhis edildi, fakat bir kısmı hala orduda.

Diğer bir etken ülkenin kuzeyinde yoğunlaşmış şekilde yerini terk eden insanlar. Bu rakam, 120 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. İsrail, işgücü açığını Hindistan ve Sri Lanka’dan insan getirerek kapatmaya çalıştı. Fakat açığın önemli ölçüde sürdüğü ve süreceği düşünülüyor.

Kapanan şirketler

İşgücündeki açığa ek olarak savaşın doğurduğu belirsizlik ortamı ve tedarik zincirlerinde kesintiler nedeniyle İsrail şirketleri sıkıntıda. 2024’te 60 bin civarında şirketin kapanmak zorunda kalabileceği hesaplanıyor. Ayrıca birçok şirket, girişmeyi düşündüğü yeni projeleri erteliyor.

İsrail, göçlerle kurulmuş bir ülke ve nüfusunun azalmasına karşı hayli duyarlı. Bu bakımdan 7 Ekim’den bu yana ülkeden ayrılan sayısının artışı dikkat çekici. Ayrılanların özellikle yüksek kazanca sahip insanlar olduğu, bunun da vergi gelirlerini düşürmeye başladığı belirtiliyor.

Savaştan önce ülkenin çoğunlukla vergilerden ile devlet harcamaları arasındaki farktan doğan bütçe açığı yüzde 4’tü. Şimdi bu rakam iki katına çıkarak yüzde 8’e varmış durumda. Gelir-gider kalemlerinde bu kaymalar, İsrail hükümetini 2025 yılı bütçe planını yayınlamayı ertelemeye itti.