Bilançoların göstermediği büyük iflas: "Yapılmayanların" maliyeti
İş dünyasının plaza katlarında, yönetim kurulu toplantılarında sıkça şahit olduğumuz bir ritüel vardır: Finans direktörleri dev ekranlara Excel tablolarını yansıtır, harcamalar kuruşu kuruşuna incelenir ve günün sonunda o "sihirli" soru sorulur: "Bu inovasyon projesinin bize maliyeti ne olacak?"
Matematiksel olarak doğru, stratejik olarak ise şirketinizi uçuruma sürükleyebilecek kadar eksik bir soru.
Bizim tecrübe ettiğimiz ve yönettiğimiz ekosistemlerde gördüğümüz en büyük yanılgı şudur: Şirketler, inovasyonun yapıldığı zaman harcanacak parayı (zaman maliyetini) çok iyi hesaplarken; inovasyonun yapılmadığı zaman kaybedilecek olan devasa değeri (fırsat maliyetini) ölçmekte aciz kalıyorlar.
Bugün size, muhasebe kayıtlarınızda göremeyeceğiniz, ancak şirketinizin geleceğini ipotek altına alan o "görünmez" maliyetten bahsetmek istiyorum.
Konfor alanı lobisi ve şirket içi direnç
Bir şirketin değerlemesini aşağı çeken şey her zaman pazar koşulları veya rakipler değildir. Bazen en büyük fren mekanizması, bizzat o şirketin "akıllı" geçinen ama vizyonu "bugünü kurtarmak" olan yöneticileridir.
Açık konuşalım; birçok köklü şirkette, inovasyonun önündeki engel bütçe değil, koltuklarının konforunu düşünen yönetim kademesidir. İnovasyon; belirsizlik demektir, risk demektir, statükonun bozulması demektir. "Eski usül" yönetici için bunlar, kaçınılması gereken baş ağrılarıdır. Onlar için şirketin değerini yukarı çekmektense, mevcut düzeni koruyup "risk almayan yönetici" profilinde kalmak daha güvenlidir.
Ancak bu güvenli liman, aslında şirketin yavaş yavaş battığı yerdir. Bir yönetici, "Şimdi düzenimizi bozmayalım" dediği an, şirkete o yılki kârından çok daha büyük bir "gelecek zararı" yazar. Biz buna "Hareketsizlik Maliyeti" diyoruz. Ve inanın bana, bu maliyetin faturası kesildiğinde, ödemeye hiçbir şirketin sermayesi yetmez.
Yatırımcılara ve Şirket Sahiplerine Uyarı
Buradan şirket sahiplerine ve yatırımcılara profesyonel bir çağrıda bulunmak istiyorum: Artık şirketlerinizi, sadece "hata yapmayan" yöneticilere emanet etme devri kapandı. Hata yapmamak için hiçbir şey yapmayan, sadece mevcut operasyonu çeviren yöneticiler, varlıklarınızı eritiyor.
Size; "Bu yatırımı yaparsak ne kaybederiz?" diye soranları değil; "Bu dönüşümü gerçekleştirmezsek 3 yıl sonra piyasada hala var olabilir miyiz?" endişesini taşıyan, konforunu bozmaya hazır akıllı liderleri dinleyin.
Zaman; koltuğunu değil, şirketin vizyonunu koruyanların zamanı. Eğer yöneticiniz, regülasyonları, ekonomik şartları veya operasyonel zorlukları bahane ederek inovasyonu öteliyorsa; bilin ki o yönetici aslında şirketinizi değil, kendi huzurunu koruyordur. Bu zihniyeti oyun dışına almadığınız sürece, global rekabette sadece seyirci koltuğunda oturursunuz.
Biz yolu biliyoruz, gelin beraber yürüyelim
Biz, içinde bulunduğumuz ekosistemde ve danışmanlığını üstlendiğimiz süreçlerde bu zihniyet devrimini çoktan gerçekleştirdik. Bizim masamızda inovasyon bir "maliyet kalemi" değil, hayatta kalma ve değer yaratma refleksidir.
Ölçülemeyen kayıpları nasıl öngöreceğinizi,
Statükoyu koruyan değil, değeri katlayan bir yönetim kültürünü nasıl inşa edeceğinizi,
Ve en önemlisi, "konfor alanı" tuzağına düşmeden sürdürülebilir büyümeyi nasıl kurgulayacağınızı biliyoruz.
Bu bir kehanet değil, bir mühendislik ve strateji birikimidir. Eski alışkanlıklarınızla vedalaşmaya ve gerçek değer üretiminin nasıl yapıldığını öğrenmeye hazırsanız, biz buradayız.
Çünkü unutmayın; durduğunuz yerde güvende değilsiniz, sadece hedef tahtasısınız.