SON DAKİKA

İlmi Sima (Fizyonomi): İnsan tanımaya farklı bir bakış

Sevgili ve değerli okuyucularımız, bu hafta sizinle uzun bir süredir üzerinde çalıştığımız eski ancak insan var oldukça devam edecek (estetikler oldukça zorlaştırıyor durumu) bir ilimden konuşmaya başlamak isterim.

Bu konuya şahsi ilgim oldukça erken yaşlardaki fark etmem üzerine başladı ve akabinde gözlemleyerek bakmaya başlayan bir süreç ile içine girerek kaybolmaya kadar gitmiştir. Bununla beraber eğer ki kendine ve karşındakine karşı dürüst olursan oldukça faydalı sonuçlar elde ederek olası yanılmaların önüne geçmeye yardımcı olacaktır. 

Bu konuyu tanıştığım her insana bakarak ve süreçte neler yaşanıldığını dikkatle incelemek sureti ile bir noktaya kadar anlaşılır hale gelmiş olduğundan kitaplaştırarak sizlere de açmayı hedefliyorum. Ancak şimdilik ilk girişlerini gelin burada beraber yapalım.

Bir çoğumuzun başına gelmiştir, bu tanıştığım kişi şu kişiye benzemiyor mu? Evet benziyor ve hatta benzettiğiniz kişi ile bi çok ortak noktasını saymak bile mümkün olabilir. Gelin bunu hep beraber inceleyelim.

İnsan, yüzyıllardır kendini ve çevresini anlama arayışında olmuştur. Bu arayış, doğanın sırlarını çözmekle kalmamış, aynı zamanda insanın iç dünyasına, ruhuna da yönelmiştir. İşte bu noktada, ilmi sima veya diğer adıyla fizyonomi, kadim bir bilgi olarak karşımıza çıkar. Yüz hatlarından, ifadelerden ve genel görünümden yola çıkarak kişinin karakterini, mizacını ve hatta potansiyel kaderini anlamaya çalışan bu disiplin, tarih boyunca farklı kültürlerde farklı şekillerde var olmuştur.

İlmi Sima'nın tarihsel kökenleri

İlmi Sima'nın kökleri, antik çağlara kadar uzanır. Eski Yunanistan'da Aristoteles, fizyonomi üzerine çalışmalar yapmış ve insan yüzünü hayvan yüzleriyle karşılaştırarak karakter analizi yapmaya çalışmıştır. Roma döneminde ise Cicero, yüz ifadelerinin duyguları yansıtma gücüne dikkat çekmiştir.

Doğu kültürlerinde de ilmi sima önemli bir yere sahip olmuştur. Çin'de, yüz okuma sanatı olan "mian xiang" binlerce yıldır uygulanmaktadır. Geleneksel Çin tıbbında, yüzdeki belirli bölgelerin iç organlarla bağlantılı olduğuna inanılır ve yüz analizi, sağlık durumunu değerlendirmek için de kullanılır. Hindistan'da ise, "samudrika shastra" adı verilen bir sistem, yüz hatlarından ve vücut işaretlerinden kişinin karakterini ve kaderini okumayı amaçlar.

İslam dünyasında da ilmi sima'ya ilgi duyulmuştur. İbn-i Sina gibi önemli bilim insanları, fizyonomi üzerine çalışmalar yapmış ve bu konuda eserler kaleme almışlardır. Osmanlı döneminde ise, ilmi sima, özellikle saray çevrelerinde popüler olmuş ve "kıyafetname" adı verilen eserlerde, kişilerin giyim tarzları ve yüz hatlarından yola çıkarak karakter analizleri yapılmıştır.

İlmi Sima'nın temel ilkeleri

İlmi sima, temel olarak şu ilkelere dayanır:

Yüz, ruhun aynasıdır: Yüz hatları, ifadeler ve genel görünüm, kişinin iç dünyasını, düşüncelerini ve duygularını yansıtır.

Her yüz hattının bir anlamı vardır: Alın, gözler, burun, ağız, çene gibi her bir yüz hattı, belirli karakter özelliklerini temsil eder. Örneğin, geniş bir alın zekayı, çıkık elmacık kemikleri hırsı, ince dudaklar ise hassasiyeti simgeler.

Bütünsel bir bakış açısı önemlidir: İlmi sima, sadece tek bir yüz hattına odaklanmak yerine, tüm yüzü ve hatta vücut dilini bir bütün olarak değerlendirir.

Değişim mümkündür: İlmi sima, kaderci bir yaklaşım benimsemez. Kişinin karakteri ve davranışları, yaşam deneyimleri ve kişisel çabalarla değişebilir ve bu değişimler yüz hatlarına da yansıyabilir.

İlmi Sima'nın modern bilimlerle ilişkisi

Günümüzde, ilmi sima'nın bazı yönleri modern bilimsel bulgularla desteklenmektedir. Örneğin, psikoloji alanında yapılan araştırmalar, yüz ifadelerinin evrensel olduğunu ve farklı kültürlerdeki insanlar tarafından benzer şekilde algılandığını göstermektedir. Nörobilim çalışmaları ise, yüz tanıma ve duygusal ifadeleri işlemede beynin belirli bölgelerinin aktif olduğunu ortaya koymaktadır.

Bununla birlikte, ilmi sima'nın bazı iddiaları, bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Özellikle, yüz hatlarından kişinin kaderini veya geleceğini kesin olarak tahmin etme iddiası, eleştirilere maruz kalmaktadır. İnsan karakteri ve davranışı, sadece genetik faktörlerle değil, aynı zamanda çevresel ve kültürel etkenlerle de şekillenir.

İlmi Sima'nın günümüzdeki uygulamaları

İlmi sima, günümüzde hala bazı alanlarda kullanılmaktadır. Örneğin, bazı insan kaynakları uzmanları, iş görüşmelerinde adayların yüz ifadelerini ve vücut dilini değerlendirerek karakter analizi yapmaya çalışmaktadır. Ayrıca, bazı alternatif tıp uygulamalarında, yüz analizi, sağlık durumunu değerlendirmek ve tedavi planı oluşturmak için kullanılmaktadır.

İlmi sima, insanı anlama arayışında kullanılan kadim ve ilginç bir disiplindir. Yüz hatlarından ve ifadelerden yola çıkarak karakter analizi yapmaya çalışan bu yöntem, tarih boyunca farklı kültürlerde farklı şekillerde var olmuştur. Günümüzde, ilmi sima'nın bazı yönleri modern bilimsel bulgularla desteklenirken, bazı iddiaları ise eleştirilere maruz kalmaktadır.

İlmi sima'ya ilgi duyanlar, bu disiplini bir "kesin bilgi" kaynağı olarak görmek yerine, insanı anlamaya yardımcı olabilecek bir araç olarak değerlendirmelidir. Yüz hatları, ifadeler ve vücut dili, kişinin iç dünyasına dair ipuçları verebilir, ancak insanı bir bütün olarak anlamak için, genetik, çevresel ve kültürel faktörleri de göz önünde bulundurmak gerekir.

Bu yazı gözlemler sonucu ve de eski kaynakların incelenmesi sonucu ortaya çıkan bir dizi bilgi bütünüdür. 

Keyifli gözlemlemeler.

ajet 160x600