Bir organize ihanet çetesinin anatomisi
1. hafta: En sağlam kaleler içerden fethedilir Bazen bir yapı o kadar sağlam, o kadar parlak olur ki, kendi gölgesinde en kirli urları büyüttüğünü fark etmezsiniz.
O urun besini paradır; para karşılığı satın alınan ruhlar, pazarlık masasına meze yapılan "arkadaşlıklar", kan bağına ihanet eden "aile fertleridir". Sanmayın ki o gölgede dönen dolaplar, kurulan kumpaslar, işlerimizi durdurmak için girilen her bir kirli ilişki fark edilmiyor. Her adımı, her telefonu, her fısıltıyı biliyoruz.
Bu yazı dizisi, bir ihanet çemberinin anatomisini çıkarmak için kaleme alınıyor. Şimdilik... İsimsiz yüzlerden, perdelenen şirketlerden ve maşa olarak kullanılan piyonlardan oluşan bir gölgeler tiyatrosu olarak kalacak. Şimdilik. Ancak unutulmamalıdır ki, her gölgenin bir sahibi vardır ve ışıklar yandığında hiçbir sır saklı kalmaz. Bu, o ışıklar yanmadan önceki son uyarıdır.
Bu, en sağlam kalelerin bile nasıl içeriden, en zehirli sarmaşıklarla kuşatıldığının ve o sarmaşıkları kendi ellerimizle nasıl söküp atacağımızın hikayesidir.
Hikayenin merkezinde, avcısından kaçarken yaralandığını söyleyen bir tilki vardır. Herkesin sırtını döndüğü, haksızlığa uğradığını iddia eden bu tilkiye, insanlık namına bir yuva açarsınız. Ona sadece bir sığınak değil, aynı zamanda avcısına karşı kendini savunması için en keskin silahları (avukatları) verirsiniz. İnşa ettiğiniz o sarsılmaz kalenin kapılarını, onun yarasını sarmak için sonuna kadar açarsınız.
Çok geçmeden anlarsınız ki, o tilki avdan kaçmıyor, bizzat kümesin yerini öğrenmeye çalışıyormuş. Meğer yaralandığını söylediği hikaye, kümesin sahibini oyalayıp içeri sızmak için kurduğu bir oyundan ibaretmiş. Uğradığını iddia ettiği haksızlığın, aslında kendi zimmetine geçirdiği paraların kaçınılmaz bir sonucu olduğunu öğrenirsiniz. Ve en alçakçası... Sizin ona kendisini savunsun diye verdiğiniz silahları, ona bu ihanet ağını kurması için zemin hazırlayan "yol gösterici" ile bir olup size doğrulttuğunu görürsünüz. Sizin merhametiniz, onların ihanetinin anahtarı olur.
Tilki içeri girince, zehrini tüm çiftliğe yaymaya başladı. Bu zehirli sarmaşık, en önce yapıdaki en genç fidanları hedef aldı. Yanınızda yürüyen, ekmeğinizi paylaşan gencecik bir ruhun geleceğiyle oynandı, tehditlerle yolundan edildi. İmparatorluğunuzun görünmeyen kalelerini, diğer şirketlerinizi keşfetmek için ne kadar acemice çabaladıklarını sabırla izlediniz. Meraklı kulaklarına, sadece duymak istedikleri hayal ürünü fısıltıları üfleyerek oltaya takılan balığın çırpınışlarını seyrettiniz.
En acısı ise bu çürümeye şahit olanlardı. Yıllarca "eski dostum" dediğiniz birinin, kendisine vaat edilen bu sahte hayal yolculuğuna inanıp üç günlük menfaatler için kırk yıllık hatırı nasıl sattığını gördünüz.
Bir diğer "dostun" ise her şeyi bilmesine rağmen büründüğü o derin, o suç ortaklığı kokan sessizliği... O sessizlik, bazen en gürültülü ihanettir. Ve en tepede, "abim" dediğiniz, hayattan ders aldığını sandığınız koca koca adamların... Bu basit mertlik sınavında nasıl çocuk gibi kalakaldıklarını, onurlu durmak yerine dedikodu çukurunda yuvarlanmayı seçtiklerini hayretle izlediniz.
Bu, ihanetin anatomisine atılan ilk neşter darbesidir. Henüz sadece deriyi kaldırdık ve enfeksiyonun kaynağını tespit ettik.
Önümüzdeki haftalarda bu bedeni katman katman açmaya devam edeceğiz. Operasyon masamızda kimler mi olacak? Planı kuran "beyin", parayı taşıyan "kasa", ihaneti uygulayan "tetikçiler", bildiği halde susan "yakınlar" ve üç kuruşa satın alınan "piyonlar"... Her bir organ, her bir doku tek tek incelenecek. Ve sonunda tümörlü yapı, tüm çıplaklığıyla ortaya serilecek.