SON DAKİKA

Sosyal medya çocuklar için yeni bir bağımlılık alanı

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in sözleri aslında hepimizin uzun zamandır konuşması gereken bir gerçeği gözler önüne serdi: Çocukların sosyal medya kullanımına yaş sınırı getirilmesi artık bir lüks değil, zorunluluk.

Von der Leyen, “Benim çocukluğumda sigara içmek, alkol tüketmek ve yetişkin içerik izlemek belirli bir yaşa kadar yasaktı. Bugün sosyal medya için de aynısını düşünmenin zamanı geldi” diyor. Haklı değil mi?

Sigara ve alkolün zararlarını görüp bu ürünleri çocuklardan korumaya çalışıyoruz. Peki, ruhsal ve zihinsel bağımlılık üreten sosyal medyadan neden aynı şekilde korumuyoruz? Çocuklarımızın ellerindeki telefon, bazen bir sigaradan bile daha hızlı bağımlılık yapıyor. Üstelik bu bağımlılık, sadece sağlığı değil, kimliği ve kişiliği de şekillendiriyor.

Çocuklarımızı algoritmalara teslim etmek

Bugün Instagram, Tik Tok ya da YouTube’a girdiğinizde karşınıza çıkan içeriklerin çoğunu siz seçmiyorsunuz. Onları size algoritmalar seçiyor. O algoritmalar da maalesef en zararlı, en kışkırtıcı, içerikleri öne çıkarıyor. Çünkü onların tek derdi, çocuklarımızın daha fazla ekrana bakması, daha fazla vakit harcaması.

Bir çocuk, gerçek hayatta alması gereken sevgiyi, ilgiyi ve onayı sosyal medyadaki beğenilerden aramaya başladığında ne oluyor? İşte o zaman kayboluyor. Ruh sağlığı zedeleniyor, özgüveni çöküyor, hatta depresyon ve yalnızlık duygusu derinleşiyor. Bu, artık sadece psikologların değil, toplumun tamamının görmesi gereken bir gerçek.

Sosyolojik açıdan da tablo iç açıcı değil. Çocukların saatlerce ekran başında kalması, aileyle geçirilen zamanı azaltıyor. Yemek masasında bile gözleri telefonda olan bir nesil yetiştiriyoruz. Arkadaşlıklar sanal dünyaya sıkışıyor, yüz yüze iletişim becerileri köreliyor. Üstelik çocuklar, nefret söylemlerinden zararlı ideolojilere kadar pek çok toksik içerikle de karşı karşıya kalıyor.

Türkiye ne yapmalı?

Avrupa Birliği ülkeleri birbiri ardına adımlar atıyor. İngiltere, İrlanda, ABD yaş doğrulama sistemlerini hayata geçiriyor. Avustralya, 16 yaş altına sosyal medyayı tamamen yasaklamaya hazırlanıyor.

Peki ya biz? Türkiye, bu süreçte sessiz kalmamalı. Çocuklarımız Avrupa’dakilerden daha mı dayanıklı? Onlar da aynı algoritmaların içinde, aynı risklere maruz. Türkiye’nin de acilen sosyal medyada yaş sınırlaması getirmesi gerekiyor. Çocuklarımızı tıpkı tütün, alkol ve yetişkin içerikten koruduğumuz gibi, sosyal medyanın karanlık yüzünden de korumalıyız.

Von der Leyen’in sözleri, aslında hepimize bir uyarı. Çocuklarımızı kontrolsüz sosyal medya bağımlılığına terk etmek, onların geleceğini karartmak demektir. Artık bu gerçeği görmezden gelme lüksümüz yok.

Çünkü sosyal medya, sadece bir eğlence aracı değil. Doğru yaşta kullanılmazsa, ruhu zehirleyen, kimliği çürüten bir bağımlılık haline geliyor. Ve hiçbir toplum, kendi geleceğini algoritmalara teslim ederek ayakta kalamaz.