Ukrayna'nın geleceği ABD ve Rusya tarafından çiziliyor
Trump ve Putin bir süredir beklenen telefon görüşmesini gerçekleştirdiler. Uzun bir telefon konuşması olduğu anlaşılıyor.
Münich Güvenlik Konferansı bağlamında Zelensky 14 Şubat Cuma günü Rubio ve Vance’in gönlünü kazanmak için uğraşıp duracak ama telefon konuşması sonrası oluşan hava ve Rusya'da bu havanın yarattığı etki düşünüldüğünde Ukrayna başkanının pazarlık marji oldukça daralmış görünüyor. Bu arada Rusya, eğer olursa anlaşmanın -ateşkesi ihtiva edecektir muhtemelen- başlayacağı son ana kadar Ukrayna’yı en sert şekilde vuracağını hissettiren bir son strateji izliyor. Bu strateji, Trump’ın öncelliği Ukrayna’da çatışmayı durdurmak olduğundan, Trump’ın gönlünü de yapabilecek bir strateji. Zira Rusya, Trump’ın Ukrayna vizyonunu (bu anlamsız ve kanlı bir savaş, eğer durdurulmazsa sonsuza kadar sürüp gidecek) haklı çıkartan bir portre çizmeye çalışıyor. Eh Ruslar, -eğer anlaşma sağlanırsa- başta da söylediğimiz gibi kaybetmemeyi başararak kazanmış olacaklar. Şimdiden bir saati aşkın telefon görüşmesi sonrası Trump’ın sosyal medya platformundan yayınlanan mesaj Rusya için siyasi bir zaferin izlerini taşıyor. ABD başkanı, Putin ile yaptığı görüşmeden sonra iki büyük ülkenin liderleri olarak sağ duyulu davranıp, işbirliği için çalışacaklarını, birbirlerinin ülkelerini ziyaret edeceklerini ve Ukrayna savaşını bitirmek için bir plan doğrultusunda ilerleyeceklerini söyledi. Putin-Trump görüşmesinin de yakın tarihte kotarılacağı anlaşılıyor. Bu mesaj en az iki yönden Ukrayna savaşının geleceği hiç masaya gelmeden dahi Rusya için siyasi zafer müjdeliyor.
Rusya’nın direnci, oyun dönüştürücü oldu
İlk zafer, Rusya’nın kaybetmemesini sağlayan direniş kabiliyetinin ciddiye alınmasını sağlayacak bir zafer. Trump yönetimi, Biden yönetimi ve Avrupa’nın birlikte sürdürdüğü Rusya’yı izole edelim stratejisini tersine çeviriyor; Rusya ile sorunların doğrudan Kremlin’in muhatap alınması ile çözülmesine uğraşılacağı mesajını veriyor. Eğer Trump’ın bu kaydettiği dönüm noktası sonuç verirse Ukrayna savaşı üzerinden şöyle bir ders çıkarmak mümkün olacak: Ukrayna Savaşında saha çok önemliydi. Ukrayna direnişi sadece Rusları değil, kâğıt üzerinde kuvvet üzerinden hesap yapan askeri stratejistleri de yanılttı. Savaşın başında Rus işgal kuvvetleri (amaç işgal değil rejimi devirmek de olsa araç basbayağı işgaldi) Ukrayna’ya girdiğinde bu iş Kiev için bitti diyenler çok sayıdaydı. Ancak Ukrayna direnişinin Rus saldırısına hazırlıklı olduğu görüldü. Bu hazırlıkta stratejik aklın, modern savaş yapma aklının, sadece Kiev’in kendi kapasitesine dayalı bir hazırlık olmadığını hepimiz biliyoruz. Washington’un ve NATO’nun güçlü bir direniş mantığı inşa ettiğini de savaşın üç yıla yaklaşmasından anlıyoruz. Böylece savaş bir yarı vekalet savaşı hüviyeti kazanmış, Washington’un Rusya’yı sınırlamasının Ukrayna için çok maliyetli bir aracı olmuştu. Ancak maliyete rağmen, Ukrayna savaşın kazanılabileceğine inandığından Rusya’yı sınırlama stratejisinin de bir ayağı Rusya Avrupa ilişkilerini radikal olarak rayından çıkartmak olduğu düşünüldüğünde Ukrayna’nın üç yıl boyunca sahada kimi taktik zaferlerle süslenen bir mücadele verme kabiliyeti gösterdiğini de görüyoruz. Peki bu sahada azımsanmayacak başarının sonrasında ne oldu; Rusya direnç gücünü (küçücük diye aşağılanan ekonomisi ile, sahaya sürebildiği ve yok olmasına aldırmadığı insan kaynağı ile, nükleer caydırıcılığın maliyetleri yarı vekalet harbinin ötesine taşıma potansiyeli ile) kanıtladı ve Ukrayna harbinin- eğer işler Trump ile telefon görüşmesinde gerçekleştiği şekliyle devam ederse- sahada değil masada Rusya’nın kazançları ile biteceğini gösterdi. İşler böyle sonuçlanırsa gelecek için kapasite, direnme ve eskalasyon hesapları için elimizde müthiş bir örnek, stratejik bir ders olacak.
Büyük güç statüsüne geri dönüş
İkinci zafer, ilkinden daha önemli. Zira Rusya’nın bu savaşı başlatma amaçlarına dokunuyor. Rusya bu savaşı, Kırım’ın ilhakından başka bir şekilde kotarırken tek amacı Ukrayna odaklı değildi. Elbette Gürcistan gibi Ukrayna’nın başına geleceği açık seçik göstererek bu geçiş ülkelerinin Batı/NATO hayallerine tamamen son vermek istiyordu. Tampon bölgelerin ortadan kalktığına Ruslar da Batılılar da şahit oluyordu, dolayısıyla Kremlin, bir gri bölgeyi Batı’ya kaptırmadan mümkün olduğunca kontrol altında tutmak, burayı bir ileride savunma alanı olarak tutmak istedi. Böylece Doğu ve Merkezi Avrupa üzerinden kendisine yönelik baskıyı kontrol edebileceği gibi bu alanlara kendi kabiliyetleri üzerinden (Moldova, Belarusya ve Ukrayna üzerinden elde ettiği alan kontrolü üzerinden) baskı uygulaması da mümkün olacaktı. Bunun dışında Rusya’nın esas amacı büyük güç statüsünde ayrıcalıklı bir uluslararası ilişkiler aktörü olduğunu kanıtlamaktı. Bu statü arayışı çerçevesinde Avrupa güvenliğinin kaderinin ABD ve Rusya arasında görüşülüp pazarlık edilecek bir konu olduğunu, bir ikinci Yalta talebi olduğunu Washington’a 2022 savaşından hemen önce iletmişti. Süreç içerisinde ABD, bu tür bir statüyü Rusya’ya tanımadığından Rusya’nın statü arayışı çok kutupluluk, çok merkezlilik çağrısına ve Küresel Güney'in kalbini kazanma mücadelesine evrildi. Bugün Trump, kullandığı söylem ile bize ve Kremlin’e Rusya’ya Washington’un bu tür bir statü bahşetmeye hazır olduğunu, Ukrayna’nı geleceğini de Ukrayna’nın değil, iki büyük güç olarak Washington ve Moskova’nın karar vereceğini ihsas ediyor. Avrupalılar bütün gün Münich Konferansında konuşabilir, çoktan yaya kalmış durumdalar. Statü, büyük gücün tanımasına ihtiyaç duyan bir meziyet ve kabiliyet ya da toplam güçle aynı şey değil ama yine de son derece mühim bir kazanç Rusya adına. Washington, Ukrayna’nın ötesinde Stratejik silahların kontrolü anlaşmalarının (Yeni Start) geleceğiyle ilgili kaygılar ve Çin üzerine stratejik silah kontrolü konusunda baskı yapmak için bugün bu adımı büyük ihtimalle atıyor. Sonuç olarak demin de bahsettiğimiz üzere statü ve güç aynı şey değil ve Trump’ı ilgilendiren güç, statü bahşederek daha çok kazanç sağlayacağı bir pazarlığa oturmak bugünkü Beyaz Saray’ı rahatsız etmiyor.
Teminatlar sorunu hala çözülmüş değil
Meselenin düğüm noktası Ukrayna’nın bölüneceği gerçeğinden çok artık gelecekte Kiev’in güvenliğinin nasıl sağlanacağı. Trump yönetimi, belki de Putin’e yönelik ekmek kırıntısı olarak bazı şeyler açıklıyor. Ukrayna NATO’ya üye olmayacak ve Ukrayna topraklarında ABD askeri olmayacak. Dolayısıyla Ukrayna güçlü bir pozitif teminattan yoksun olacak. Daha önce negatif teminat (saldırmazlık sözü) altındaydı ve bu teminat hiçbir işe yaramamıştı. Zelensky, BM barış gücü veya Avrupalı ülkelerin göndereceği askerlerin konuşlanması meselesine soğuk bakıyor. Barış gücünün pek bir işe yaramadığı biliniyor ve Ukrayna, Kosova ya da Bosna değil, Avrupa gücü büyük askeri konuşlandırmayı sürekli ve caydırıcı bir biçimde sağlamakta zorlanacaktır. Kiev’in talep ettiği nükleer silahlı güç olmaya geri dönüş Rusya’nın nükleer doktrinine takılıyor. Trump yönetimi de bu konuda sıcak bir mesaj vermedi. Bu konuda Batı nasıl bir yaratıcı çözüm bulacak (belki Türkiye’ye de ihtiyaç duyarlar) göreceğiz, o çözüm üzerinde de konuşmak gerekecek.