Dolar $
32.2
%-0.01 -0
Euro €
34.97
%-0.1 -0.03
Sterlin £
40.89
%-0.15 -0.06
Çeyrek Altın
4094.52
%0 -0.13
SON DAKİKA

Avrupa Hidrojen Bankası ihalesi

Küresel ısınmayı kontrol altına alabilmek, karbon salımına son vermekten geçiyor. Avrupa Birliği de, 2050’de ilk karbon sıfır kıta biz olacağız, iddiası ile bir dizi uygulamayı hayata geçiriyor. Yenilenebilir enerji, 2050 net sıfır hedefinin en değerli kaldıracı. Yenilenebilir enerjinin yıldızı da yeşil hidrojen. Dünya Enerji Ajansı Başkanı Dr. Fatih Birol, önceki hafta İstanbul’da, enerjideki son gelişmeleri değerlendirdi ve bir vizyon sundu. Dr. Birol’un yeşil hidrojen ile ilgili yaklaşımı da dikkat çekiciydi. “Türkiye, öncelikle yeşil hidrojenin alıcısını bulmalı” dedi. Yenilenebilir enerjiden elektrik üretiliyor. Bu elektrik kullanılarak üretilerek elde edilen hidrojene ‘yeşil hidrojen’ deniyor. Üretirken saf oksijen açığa çıkıyor. Tüketirken saf su elde ediliyor. Peki, bu denli değerli bir ürün için, Dr. Fatih Birol gibi deneyimli isim neden alıcı koşulu koyuyor? Çünkü, çok yönlü bilinmezlere cevap aranıyor: kim alacak, nerede kullanacak, nasıl depolayacak, nasıl taşıyacak ve en önemlisi maliyeti kaç para olacak? İşte bütün bu süreç, öncü kuvvet AB tarafından cevaplanıyor. 

Avrupa Komisyonu 4 yıl önce RePowerEU adlı yaklaşımla, enerjideki hedefleri ve yeşil hidrojen stratejisini ortaya koydu. 2030’a dek 10 milyon ton üreteceğiz dedi, yetmedi, 10 milyon ton da ithal edeceğiz, dedi. Yeşil hidrojen ticareti yapılsın, pazar oluşsun diye banka kurdu. Avrupa Hidrojen Bankası, Kasım 2023’te toplam 800 milyon Euro tutarında ihale açtı. İkinci ihale, Ocak 2024 açıldı, 2.2 milyar Euro tutarındaydı. Üretin, alıcınız hazır, mesajını verdi. İlk ihale, 30 Nisan’da sonuçlandı. 132 başvuru yapıldı. 4 ülkeden toplam 7 proje, ihale kapsamında 720 milyon € hibe alacak. Önümüzdeki 10 yılda toplam 1,5 milyon ton yeşil hidrojen üretecekler. İşte Fatih Birol’un söz ettiği ‘alıcı’ sürecini AB bu şekilde yönetmeye başladı. Keza, Almanya, H2Global adlı devlete ait bir şirket kurdu. H2Global, 2036’ya dek her yıl 900 milyon Euro tutarında hidrojen alımına başladı. Türkiye’de bu modeli takip edebilir. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır gibi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar da bu süreci dikkatle takip ediyorlar. Varlık Fonu, bu amaca yönelik bir girişimi destekleyebilir. Yenilenebilir enerji ve yeşil hidrojen üretimi, kamu desteğini aldığı anda, B ve hatta dünya çapında değerli bir oyuncuya dönüşebilir. Cari açık başta olmak üzere, çok yönlü kazanımın anahtarı, yenilenebilir enerji ve yeşil hidrojen olabilir. 

720 milyonluk hibenin hedefi 

Avrupa Hidrojen Bankası'nın ilk açık artırması, 17 Avrupa ülkesinden, 132 teklif aldı. Aralarından 119 teklif uygun ve kabul edilebilir bulundu. Teklifler, fiyatlarına göre sıralandı ve Avrupa İklim, Altyapı ve Çevre Yürütme Ajansı (CINEA) tarafından değerlendirildi. Sunulan tekliflerde, yeşil hidrojenin kilogramı başına fiyatlar 0,37 € ile 4,5 € arasında değişiyor. Avrupa Hidrojen Bankası açık artırması ile 7 projenin alacağı sübvansiyon, 8 milyon Avro ile 245 milyon Avro arasında değişiyor. Açık artırma, yaklaşık 720 milyon€ hibe sağlıyor. Kazanan teklif sahipleri, Avrupa'da yenilenebilir hidrojen üretecek ve kendi üretim maliyetleri ile şu anda yenilenemeyen üreticiler tarafından yönlendirilen hidrojenin piyasa fiyatı arasındaki fiyat farkını kapatmak için bir sübvansiyon alacaklar. Üretecekleri yenilenebilir hidrojen, çelik, kimya, deniz taşımacılığı ve gübre gibi sektörlerde kullanılacak. Seçilen projeler toplamda 1,5 Gigawatt elektrik (GWe) elektrolizör kapasitesini kapsayacak ve kazanan teklif sahipleri hep birlikte on yıl içinde 1,58 milyon ton yenilenebilir hidrojen (RFNBO - Biyolojik kökenli olmayan yenilenebilir yakıt) üreterek 10 milyon tondan fazla CO2 emisyonunu önlemeyi planlıyor. Bu projelerde alkalin, proton değişim membranlı (PEM) elektrolizörler veya her ikisinin bir kombinasyonu kullanılacak. Hibe sözleşmelerinin en geç Kasım 2024’e kadar imzalanması bekleniyor. Doğalgaz ticareti ve nükleerden elektrik üretimi yeni bir evreye girerken, yeşil hidrojende yaşanan bu somut gelişmeler dikkate alınmalıdır. 

Ergin Ataman ve Fenerbahçe Beko Futbolda amansız bir yarış var 

Galatasaray ile Fenerbahçe arasında. İkisi de iyi takım, ikisi de uzak ara önde ligin gerisinden. Ama durum böyle olmasa da son yıllarda müthiş bir basketbol ve voleybol aşkı gelişiyor. Futbol, güzelliklerinin yanısıra her gün yeni çirkinlikler sunuyor. Ne yazık ki tarafkör yaklaşımlardan da uzaklaşılamıyor ve diğer branşların cazibesi yükseliyor. Galatasaray ve Fenerbahçe, Türk sporunun lokomotifleridir. Ancak müessese kulüplerinin, gelişimdeki rolünü yadsıyamayız. Anadolu Efes ve Eczacıbaşı, Tofaş, PTT/Türk Telekom, Oyak Renault, yıllarca yarışı büyüttüler. Sporcu yetiştirdiler, başarıyı yurtdışına taşıdılar. Keza, voleybolda ayakta alkışladığımız kadın milli takımımız, Eczacıbaşı ekolüyle serpilip, Fenerbaçe, Vakıfbank öncülüklerinde çok takımın katkısıyla zirveye çıkmıştır. Basketbolda, Aydan Siyavuş gibi bir usta koç vardı. Sonra Aydın Örs aldı bayrağı. Onun yanında pişen Ergin Ataman, “boynuz kulağı geçer” sözüne kanıt oldu. Obradoviç’in Avrupa tahtına oturdu, oturuyor. Yunan temsilcisi Panathinaikos’u Final Four’a taşıdı. Hem de Maccabi maçlarındaki çirkinliklere karşın. Fenerbahçe Beko da Final Four’da. Büyük maçların ardından. Haydi o zaman. Keyifli maçlar olsun, nefretsiz, gerilmeden, saygıyla, spor aşkıyla…

Gilette–Milliyet Yılın Sporcuları

Tam 70 yıldır en büyük jüri, halk belirliyor sporda yılın ‘en’lerini. Türk sporunun en değerli kurumsal hafızası sayılabilir. Volkswagen Arena’daki şahane gecede ödüller sahiplerini bulurken bir büyük merak da tarihe karıştı: Yılın Futbolcusu seçilen Mauro Icardi’nin kulaklarına elini götürerek simgeleşen gol sevinci nerenden kaynaklanıyor, soruldu, öğrendik. İcardi, bir başka Arjantinli yıldız, Riquelme’yi işaret eti. ‘O yapardı, gol atınca, sevinci, sesleri duymak istiyorum anlamında… Bu yüzden’ dedi. Medyanın yüz akı günler geldi peş peşe. Cumhuriyet gazetesi, 100 yaşını kutladı bir gün önce. İş dünyasının bir dizi büyük patronu, medya yöneticileri, sanatçılar ve elbette emekçi gazeteciler, Cemal Reşit Rey’in koltuklarında Cumhuriyet gazetesi için buluştular. Tarihimizin tanıklığını bir aynaya çeviren, yılmadan var olan Cumhuriyet’e, 70 yıldır kesintisiz organizasyonuna devam eden Milliyet’e, sponsoru Gilette’e, yayıncısı Sportstv ve genel yayın yönetmeni Murat Ağca’ya, peş peşe organizasyonlarla sporu gündemden düşürmeyen federasyonlara, kulüplere teşekkürler…Şampiyonluk yarışı sığ bir deniz değil, büyük keyiflerin taçlandırıldığı süreçtir. Sporun tadını canlı tutanlara selam olsun…