Ciro var kar yok …
Başlık başlı başına bir çelişki öyle değil mi? Bu başlığı bugünlerde kullanan, yaza veda edilen şu sonbahar günlerinde elbette ki turizmciler…
Hepsi bir ağızdan sezon değerlendirmesine bu cümle ile başlıyorlar:
“Ciro var, kar yok…”
Bu cümlede ki suçlu yüzde 30 ü bana göre ülkedeki artan maliyetler, çalışan vs kalan yüzde 70 suçlu tabi ki turizmciler.
Kendi hataları ile sezon başından beri kaybedip hemen yan komşuya, Adalara giden yerli turisti geri getirmek için harcadıkları çabalar, Yunan adalarındaki tesisleri kendilerini işletme, vs diye uzayıp giden bir sorun giderme başlıkları var herkesin bildiği bu sene turizm sezonunda.
Peki hiç mi yok olumlu değerlendirmeler dersek var elbette.
Bir kere sezona yüksek moralle başlandı.
Artan turist sayısı 2024 sezonunda birçok destinasyona olan ilginin artması, özellikle yaz aylarında turist sayısının beklenenden fazla olmasını sağladı.
Bu artışa Yeni Destinasyonlar eklenmesi, seyahat trendlerinde değişiklikler, daha önce keşfedilmemiş veya az bilinen destinasyonlara yönelimi de artırdı.
Bu, tabii ki belki de yıllardır yaşanılan sorunlardan biri olan yerel ekonomilere karşı katkıda sağlamış oldu.
Ve dijitalleşme…
Turizm sektöründe dijital çözümlerin artması, rezervasyon süreçlerini kolaylaştırdı ve müşteri memnuniyetini fazlasıyla artırdı.
Özellikle yabancı tur şirketleri ile beraber yerli turist için de bu çok önemli bir başlık aslında dijitalleşme.
Sürdürülebilirlik birçok alanda olduğu gibi turizm için de çok değerli…
Sürdürülebilir turizm uygulamalarına artan ilgi, çevre dostu seyahat seçeneklerinin çoğalmasını sağladı.
Bu konuda yurtdışı örneği çok fazla ve ülkemizde de son yıllarda sürdürülebilirlik konularında birçok nokta da ki çalışmalar turizm için de sürdürülebilirlik alanında ayrı bir başarıya ulaşmış diyebiliriz.
Özellikle turizm bölgelerinde yaşanılan önemli sorunlardan biri de elbette ki o bölgedeki çevresel etkiler ve alt yapıdan kaynaklı yaşanılabilen olumsuz durumlar.
Ama son yıllarda turizm bölgelerinde yerel yönetimlerin bu konulardaki ciddi çalışmalarının, yenilenen altyapı ile beraber birçok turistik bölgede yapılan altyapı yatırımları, ziyaretçi deneyimini iyileştirdi ve bu durum hem turizm işletmelerini hem de ziyaretleri fazlasıyla mutlu etti.
Şehrin kimliğinin olumlu yansımaları tüm sektöre de denilebilir.
Evet olumlu gelişmelere karşı turizmcilerin ortak başlığına gelirsek yani “Ciro var kar yok”a.
İlk sırada elbette ki yüksek fiyat artıklarına denk geliyoruz değil mi?
Enflasyon ve maliyet artışları, konaklama ve ulaşım gibi hizmetlerin fiyatlarını yükseltti, bu da bazı turistlerin bütçelerini zorladı onlarda yüksek artışlara geçince de olanlar oldu işte. Yunan adalarına gidişler hızlandı, kapıda vize uygulamasıyla da bu gidişleri körükledi.
Bu olumsuzlar listesine popüler destinasyonlarda yaşanan aşırı kalabalıklar, ziyaretçi deneyimlerinin olumsuz etkilenmesi ve yerel halkla turistler arasında gerginliklere neden olabilecek boyutlara gelmesinin de eklenmesi şaşırtıcı olmakla beraber üzücü de aslında.
Alın bir şaşırtıcı olumsuz başlıkta İklim Değişikliği Etkilerinin yansıttığı olumsuzluklar. İklim değişikliği nedeniyle bazı bölgelerde doğal afetler veya olumsuz hava koşulları, turizm faaliyetlerini olumsuz etkileyebiliyor öyle değil mi?
Ve tabii ki dünyanın büyük sınav verdiği pandemi ve sonrasında hijyenin sağlığımızın ana unsuru olacağı durumda turizm de tabii ki bu kriterlere göre şekillendiğinden, hala da gündem de sağlık endişeleri oluşturabilecek salgın haberleri eksik olmazken…
Sağlık güvenliği konusunda hala endişeler bulunması, bu da bazı turistlerin seyahat kararlarını olumsuz etkileyebiliyor da.
Erken rezervasyon dönemine girilen bugünlerde şimdiden 2025 için erken rezervasyon oranında yüzde 17’lere gelinmesi, sektörde ki tüm oyuncuların umutlarının yüksek olduğunu, şimdiden sorunları giderici çalışmaları bakanlıkla beraber hızlıca çözüme ulaştırılması çalışmalarının yüzleri güldürecek bir sezon için moralle ilerlendiğinin de açık göstergesi durumunda olduğunu söyleyebiliyoruz.
Ve hep söylerim ki ekonominin ana başlığı, lokomotifi turizmdir.
Bu bilinç çok değerli ve karşımızda bir sürü Türkiye’nin yüz ölçüm ve turistik değerlerinin onda biri bir sürü örnek yer, ülke var dünyada turizmden ciddi ve şaşırtıcı gelir sağlayan.
TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya geçtiğimiz günlerde 2025 yılı stratejileri belirlenirken çok dikkatli olunması gerektiğini açıklayarak, özellikle yaz sezonunda doğru fiyat politikası ile hareket edilmesinin sektörün ana kuralı olmasını vurguladı.
Turizm ve seyahatin hayatımıza kattığı değeri ve deneyim zenginliğini vurgulayacak güzel bir söz ile bitirmek istiyorum bu haftaki yazımı…
“Dünya bir kitaptır ve seyahat etmeyenler sadece bir sayfasını okumuşlardır” demiş Saint Augustine.
Ne kadar doğru öyle değil mi?