Dolar $
32.56
%0.12 0.04
Euro €
34.92
%-0.2 -0.07
Sterlin £
40.71
%-0.24 -0.1
Çeyrek Altın
3997.16
%0.12 4.89
SON DAKİKA
Son Yazıları

Güç faizin değil PMI'ların elinde!

19 Tem 2022

Yaklaşık iki haftalık uzun tatil dönemi bitti. Yurtiçi piyasalar ve ekonomi yeni haftayla birlikte tatil rehavetinden sıyrılıp gerçek gündemine döndü.

21 Temmuz’da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının yeni ne tür mesajlar vereceği beklentilerine karşılık uzun süredir faiz artırmamak üzere direnen Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) faiz kararları küresel piyasalar için gösterge niteliği gibi görünse de ekonomilerin gidişatını belirleyecek asıl faktör ülkelerin PMI’ları olacak.

Yeni haftaya girer girmez özel sektörün Mayıs 2022 yurtdışı kredi borç stoku verilerinin gerilemesine sevindik ama devasa 163,6 milyar dolarlık borç karşısında üzülmedik değil. Olsun yine de yılbaşına göre 5,4 milyar dolar azalan bir borç iyidir, diyoruz. Ancak 1 yıl içinde yani gelecek Temmuz ayına kadar özel sektörün 45,8 milyar dolar anapara geri ödemesinin olduğunu da kayda girelim.

***

Hani soruyorlar; ‘Dolar niçin yükseliyor?” diye… Sadece özel sektör dış borç ödemelerinin bir yılda 46 milyar doları, enerji faturasının 40 milyar doları geçtiği, dolarizasyon oranının yüzde 55’lerde olduğu, enflasyon ve üzerine bir de spekülasyon ve manipülasyonların eklendiği bir Türkiye’de dolar bırakın 17 lira olsun. Kalkıp bir de kur korumalı mevduatın (KKM) bütçeye faturasının 37,2 milyar lira olduğundan bahsedip eleştiriyorlar!

Zaten bütçe performansı neyin nereye gittiğini gayet iyi gösteriyor… Makro ihtiyati tedbirlerle dolarizasyona savaş açan ekonomi yönetiminin KKM’ye ayırdığı para şu ana kadar 37,2 milyar lira ise, Haziran ayı bütçe açığı da 31,1 milyar lira olmuşsa varın siz düşünün merkezi hükümet bütçesinin halini! Ayrıca Mayıs ayında bütçenin 144 milyar lira fazla verdiğini unutmayalım.

***

Haa! Bazı felaket tellalcileri yakın dönemde BDDK maharetiyle 16,30’lara kadar inen dolar kurunun yeniden 17,50’lerin üzerine çıkması üzerine tüketici güveninde bozulmanın süreceğine dair yorumlar yapıyorlar. Tabii bu kişiler siyasi bağnazlıklarıyla çerçevelenmiş gözlüklerini, gözlerinden atamadıklarından gerçeği görmekte zorlanıyorlar.

Mesela dün gözlüklerini çıkarıp etrafa bir baksalardı Bloomberght Tüketici Güven Ön Endeksi’nin Temmuz’da bir önceki ayın nihai endeksine göre yüzde 10,23 artarak 52,71 değerini aldığını göreceklerdi.

Malum zevatın gözlüklerini çıkarmış olduklarını düşünerek, bunun ne demek olduğunu, kısaca anlatayım… Endeksin detaylarına bakıyorsunuz ve neticede tüketicinin geleceğe ilişkin beklentilerinde ve tüketim eğiliminde iyileşme olduğunu görüyorsunuz…

Endeks geçen yıla göre bugünkü değerle yüzde 25 düşmüş, fakat sadece bir ayda yüzde 10’un üzerinde de artmış… Endeksin yönü de yukarı yönlü… ey gözlük ehli!  

***

Dünya da Türkiye’den farklı değil… Bir yanda faiz artırmak için ağızlarında köpüklü salyalarla dolaşanlar, diğer tarafta faizi sabit tutup veya düşürüp mevcut jeopolitik ve ticari krizlerin seyrini izleyenler küresel bazda iki büyük cephe oluşturmuş.

Faiz artırıcı cephe aslında işin farkında. Şöyle ki; enflasyonla mücadelede faiz arttırdıkça enflasyon daha fazla yükseliyor… En iyi örneği ABD…Taze örnek de üst üste faiz artışlarıyla dikkat çeken Yeni Zelanda… Faiz artırmaya devam etsin… Dün itibariyle enflasyon 32 yılın zirvesine çıktı, haberi yok!

Faiz artırmayanlar, hatta oranlarını düşürenler genellikle Doğu’da… Genel bakış; Batı faizci, Doğu daha temkinli… Çin ve Rusya faiz düşürüyor… Japonya bekliyor… Avrupa Birliği de genel hatlarıyla Doğu’yu takip ediyor.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankası (BOJ),TCMB gibi aynı gün faiz kararlarını açıklayacak. Üç merkez bankasının toplantısı da 21 Temmuz Perşembe günü. Hayırlı, sağduyulu haberleri bekliyoruz…

***

Genel görüntüye göre, ECB Temmuz’un başından itibaren varlık alımlarını sonlandırdı ve işi faiz artırmaya bıraktı. Fakat, düşen emtia ve metal fiyatları, petroldeki yüksek dalgalanma, gelecek üç-dört aylık dönemden sonra yeniden pandemi salgınının küresel anlamda başlayacağı beklentileri ECB’yi “Ne olur, ne olmaz, şimdilik faiz artırmayayım. Tahvil – faiz makasındaki ayrışmanın önüne geçmek için yeni bir enstrümanla piyasaya yön vereyim” modunda tutuyor.

Hatırlanacağı üzere; Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası da (TCMB) önce KKM ve ardından Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) desteği doğrultusunda ticari kredilere sınırlama getiren kararıyla ihtiyati tedbirleri öne çekip faize dokunmamıştı…

Son söz: Ekonomilerin gidişatını merkez bankaları değil, PMI’lar belirleyecek.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları