Öyle bir zaman da yaşıyoruz ki yaşananlar insanlar tarafından normalleşmeye ve basitleştirmeye çalışılıyor. Canımız yanıyor içimiz buruk kelimeler kifayetsiz kalıyor. Çocuklar bize Allah'ın emanetidir. Evlatlarımızın gözlerinin içine bakarak büyüttüğümüz bir tek gözyaşına dünyaları yaktığımız geleceğimiz umutlarımız…
Yıllardır aynı şeyleri tartışıp durduk ama yine dönüp dolaşıp yine başa döndük. Teknoloji ilerledi insanlar uzay çağını yaşarken başka gezegenler aradığı ve uzay istasyonlarının kurulduğu medeniyetlerin çağ atladığı bir dönemde dönüp dolaşıp bizim aynı konuları konuşmaktan yerimizden saymaktan öteye gidemez olduk.
Güneşin yüzünü göstermesi ve uzun süre evde kalmanın etkisi ruhsal bunalım yaşanmasına sebep oldu. Haziran ayını iple çeken vatandaşımız kendini restoran ve kafelere caddelere bıraktı.
Müslümanlar olarak sınav oluyoruz. Maalesef bu sınavda başarısız olma yolunda ilerliyoruz. Bir avuç İsrail milyonlarca Müslümanın nabzını ölçüyor. Sesler çıkmadığı sürece Kudüs'te istediği şekilde hareket etmeye devam edecektir.
Akıl sağlığımızın bozulmasına ramak kaldı. Hatta baharın habercisi Hıdırellez ile birlikte kapalı mekânlardan uzaklaşıp şöyle yeşilliklerde mis gibi kokan çiçeklerin arasında çıkma isteği oluşmaya başladı. En çokta çocukları etkiledi. Oyun oynama yaşlarında olan çocukların dört duvar arasında zapt etmeye çalışan ebeveynlerin çabası görülmeye değer.
Ramazan ayında beklediğimiz bir kapanma yaşadık. Güzel ülkem bunu da fırsata çevirip yirmi günlük tatilini kendi köyünde memleketinde geçirmek isteyince yollar mahşer gününe döndü.
Teknoloji dünyasının gelişmesi ile hayatımızın her dönüm noktasında bize yardımcı olacak mekanik aletlerle bir arada yaşamaya alışmaya başlasak fena olmayacak.
Paylaşımların arttığı birlik ve beraberliğin canlandığı, sosyal yardımlaşmanın paylaşmanın ve ahlaki erdemliliği önemin arttığı bu zaman diliminde hayatımızda yaşattığımız ramazan ayına kavuşmanın mutluluğunu yaşıyoruz.