Sosyal medya da ortam müsait olunca fitilin ucunu ateşlemek yeterli oluyor. İşin ilginç tarafı bir kişinin dini konularda bilsin ya da bilmesin araştırmadan kulaktan duyma bilgilerle insanlara fetva vermeye kalkması oluyor. Nasıl ki mühendis kendi mesleğini icra ediyorsa ya da bir doktor kendi mesleğini icra ediyorsa diyanet işlerinin görevi de dini konularda oluşacak sorunları çözüme kavuşturmaktır. Din konusunu ne siyasete ne de başka bir yöne çekmek isteyenlerin amaçlarının iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum.

Bizim en büyük yanlışımız insanların her konuda bildiğini sandığı aslında hiçbir şey bilmeden yorum yapmasından kaynaklamasıdır. Fetva vermek öyle basite alınacak bir konu değildir. Belki o an insanları inandırabilirsin fakat Allah katında vebalini ödeyemezsin. İlahiyat fakültesini okuyan dini eğitimi alan ve yıllardır bu uğurda hayatlarını adamış kendini yetiştirmiş güzel insanlara ne gerek var dirsek çürütmesinler…

Dinde zorlama yoktur. Ayetini de bu konuya bağlayacak kadar da bilgi sahibi insanlar…

İnsanların bir diğer sorunu da dini olduğu gibi kabullenmek yerine dini kendisine uygun hale getirmeye çalışmalarıdır. Dinde zorlama yoktur diye başlayıp yaptığı işe kılıf hazırlamak ve işine geldiği gibi hareket etmesi oluyor. Horoz kesip kurbana niyetlenen, midye veya karides yemek isteyenin çıkış yolları arama çabaları hatta her ramazan ayında artık gündemden düşmeyen sakız çiğnersem orucum bozulur mu? Hatta olayı büyütüp doktora giderek hastalık icat ederek oruçtan muaf olma çabaları…

Bırakın efendim herkes görevini yapsın. Diyanet İşleri Başkanlığının da vermiş olduğu fetvayı kabul edilmelidir. Çünkü din ne emrediyorsa olduğu gibi kabullenmemiz gerekiyor. Dini kendimize göre şekillendiremeyiz. Müslümanın yapması gerekende budur.