SON DAKİKA

Tarımda üretimin hikayesi teknoloji ile yazılacak

"Hayatını sürdürmek ve temel ihtiyaçlarını karşılamak Birleşmiş Milletler tarafından dünyada yaşayan herkesin esas yaşam hakkı olarak görülmektedir."

Hızla artan dünya nüfusun da ciddi bir gıda ihtiyacının da kriz boyutlarına gelerek ufukta gözüktüğünü söyleyebiliriz… diye başlayalım ilk yazımıza.

Tarihin tozlu sayfalarına baktığımızda medeniyetin tarım devrimiyle başladığını söyleyebiliriz.

Tarımı keşfeden İnsanoğlu yerleşik hayata geçme ihtiyacı duyduğunda bugün ki kent yerleşimleri oluşturdu.

Ulu önder Atatürk, ‘Milli ekonominin temeli tarımdır ,bunun için de tarımda kalkınmaya büyük önem vermekteyiz’ diyerek memleketi iklim, su ve toprak verimi bakımından tarım bölgelerine ayırmak gerekiyor diyerek o günden toprağın çiftçinin emeklerini tarımla kalkınmanın ana tohumlarını atmıştı.

Gıdanın uygun maliyetler ve fazla üretilmesi elbette ki bu sorunlara bir çare gibi gözükse de kendi arasında başka sorunlara bölünmesi bugünlerde düşünceliliği artırmakta. Son günlerde karşımıza çıkan başlık Sonbaharda dünyayı etkileyecek olan gıda krizi ve en çok da Afrika da bekleniyor söylevleri oldukça can sıkıcı…

Sürdürülebirlik ilkeleri ile tarımda daha çok verim alma ve ekolojiye katkı sağlamak teknoloji devrimini de yaşanan günümüz de fazlasıyla mümkün gözükse de Küresel iklim krizlerinin tanıkları olduğumuz bu zamanlarda endüstriyel tarımın yanlış uygulamalarla bölgesel ve küresel zararlara sebep olurken su kaynaklarının yoğun kullanımı tükenmeye de sebep olabildiğini de ne yazık ki yaşıyoruz.

Sürdürülebilirlik denilince akla organik tarım gelmesi yanlışlara yol açsa da teknolojik yöntemlerin doğaya uygun hale getirilmesi ile tarımda her alanda sürdürülebilirlik mümkün.

Sürdürülebilir tarım bugün gıda erişimi zorluğu olan bir çok ülkede faydalı olacaktır ama tarımın ilkel yöntemler ile yapılması organik ürünler elde edilmesi, sürdürülebilirliğin olacağı garantisi de vermemekte…

Dünyada ki en önemli tahıl üreticilerinden olan Ukrayna geniş tarım arazilerin de ki ürünleri yaklaşık 6 aydır Rusya savaşı ile sebebi ile ithal edilemiyordu.

Türkiye’nin ve BM in arabuluculuk  etmesi neticesin de Ukrayna ve Rusya’nın tahıl ürünlerinin Karadeniz üzerinden dünya pazarlarına taşınmasına olanak sağlayan anlaşmanın imzalanması ile güvenli tahıl koridorunun oluşturulması sonucu  4 gün önce Odessa limanından ilk gemi 26 bin ton mısır yükü ile limandan ayrılıp Karadeniz’den İstanbul boğazına giriş yaptı ve anlaşma gereği Türk, Rus, Ukrayna ve BM temsilcileri gerekli denetimleri yapıldıktan sonra Lübnan’a doğru gemi yola çıktı.

Bilindiği gibi Ukrayna dünyanın en büyük 4. mısır ihracatçısı. Türkiye ve BM’nin arabuluculuğun da imzalanan tahıl koridoru anlaşması da bu anlamda aslında Türkiye için ciddi bir arabuluculuk başarısı.

Geçtiğimiz mayıs ayın da BM ve Gıda Tarım Örgütü’nün (FAO) oluşturduğu Küresel Gıda Krizi Raporu’nda dünyada yaklaşık 193 milyon insanın akut gıda güvensizliğinde yaşadığı açıklandığında, dünyada Gıda krizinin aslında ne kadar da yakın olduğu, ülkeleri çözüm bulmak da aceleci olmaya yöneltti.

İşte Türkiye’nin aynı zaman da barış için de arabuluculuğunda oluşturulan güvenli tahıl koridoru bu konuda atılan önemli bir adım.

Savaşlar, iklim krizleri ve Covid 19 salgınının ekonomik etkileri sebebi ile 193 milyon insanın kötü seviyelerde gıda güvensizliği yaşanması bu rakamın tüm zamanların en yüksek seviyesi olduğu belirtilirken gıda da eylem planları birçok ülkenin masasında şu an çözüm arayan en önemli sorun olarak yer alıyor. Ülkeler başka ülkelerde topraklar kiralıyor, üretici başka ülkelerin topraklarında ürün yetiştirme, mahsul alma peşine  düşüyor ve bu telaş da tehlike sinyalleri her geçen gün daha da artıyor.

Sudan –Hartum’da karşılaştığım bir Türk çiftçi karaman dan Hartum’a geldiğini, iklim ve toprağın uyumu ile senede 2-3 hasat ve ürün yetiştiriciliğini çeşitlendirdiğini garip bir sevinçle anlatmıştı.

2050 yılına kadar dünya nüfusunun 10 milyara ulaşacağı ve buna bağlı küresel gıda üretimlerinin de ikilere katlanacağını düşünürsek, tarımı İlerleyen zamanlarda tüm dünya ekonomisin de başrol oyuncusu olarak daha uzun süre görmek ve doğru tarım politikaları ve teknoloji uygulamaları ile olası krizleri önleyebilmek için herkese fazlasıyla görev düşüyor.