Yaşadığımız gezegende, insanlık savaşlar, beylikler, sultanlıklar, hakanlıklar, imparatorluklar ve krallıklar kurmuş; topraklarını ve sınırlarını her katmanda büyütmek ve sorumluluk dahilinde halklarına zenginlik içinde müreffeh bir yaşam sunmak için mücadeleler göstermiştir.
Gezegen içinde, okyanusun ortasında ilerleyen bir geminin yolcuları gibiyiz. Dünya, bir kervansaraydır; bizler ise gelip geçici yolcularız. Tüm insanlık, bu geminin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi ve yarınlara ışık tutması için doğaya değer vermeli ve elimizdeki güzelliklerin kıymetini bilmelidir.
Yılların hızla akıp gitmesi, ömrümüzün su gibi zaman tünelinde tarihin derinliklerine doğru akıp gittiği her kare, anılarımızın içinde kimi zaman hatırlayabildiğimiz güzel anılarda, kimi zaman da unutulup zihinlerimizin derinliklerinde yerini alan hayat hikayeleri ömür törpüsü, insanlığın yaşanmışlığında iz bırakan ayak izleridir.
Sisli puslu havaların yoğunlaştığı bir dönemece doğru dünyamız hızla ilerliyor. Rusya'nın Ukrayna savaşını gölgede bırakacak olan Ortadoğu kazanı hızla kaynamaya devam ediyor. Ortadoğu, büyük savaşlara doğru İsrail'in şımarık, bölgenin kabadayısı tavırları, tabiri caizse küheylan beylik halleri ve Amerika'nın şımarık Siyonist uzantıları nedeniyle bölge insanına son zamanlarda huzur vermeyecektir.
İnsanoğlu başına gelenlerden ders çıkarmazsa bilin ki sonu gelmeye başlamıştır.
Tarihi acıları yeniden yaşamamak adına, geçmişimizdeki olayları yeni kuşaklara anlatmak ülkemizin bekası için olmazsa olmaz hakiki bir gerçektir.
Yeşilçam filmlerini izlediğimizde, özlemle o günlerdeki samimiyeti ve doğallıkları ararız. Filmde sahnelenen hikâyenin konuları işlenirken fazla sürmeden hikayenin içinde kendimizi bulmaya başlar ve filmin içinde izlerken akıcılığın içinde sürüklenir gideriz.