Kaybolan çocuklarını arayan annelerin örtülerinden oluşan “Cumartesi Anneleri”, Hırant Dink’ten Narin’e Rojin Kabaiş’e, bir valize sığdırabildikleri ile yeni bir hayat arayanlara, kaybolmaya yüz tutmuş kültürlerin resmedildiği kapılara, Anadolu’nun unutulmuş uygarlıklarına kadar hem bizim hem de dünyanın hafızasını tazeliyor. 

Acı verici yüzleşme

İBB Kültür’ün katkılarıyla düzenlenen “Kayıp Alfabe” sergisi, Ahmet Güneştekin’in toplumsal süreklilikleri ve kırılmaları izleyerek geçmiş olaylara dair kavrayışını güncel meselelerle ilişkilendirdiği çalışmalarına odaklanıyor. Christoph Tannert’in küratörlüğünü yaptığı sergi, ortak noktası, coğrafyası karışmış, coğrafyasını değiştirmeye mecbur edilmiş insanların belleklerini yoğunlaşarak üstlerinde taşıyan nesnelerden oluşan enstalasyonlar; izleyiciyi kişisel ve toplumsal geçmişin acı verici yüzleşmeleriyle buluşturan hafıza çalışmaları ve tarihsel anlatının referans alanını genişleten mikro-ritmik yapılarla kurgulanmış video ve ses çalışmaları yer alıyor. Sinirlerinizi bozacak kadar miyavlayan kediye dikkat derim.

Büyük boyutlu çalışmalar

Güneştekin’in ayrıca buluntu nesnelerin mikro unsurlarına müdahale ederek öznel bir karşılaşmaya dönüştürdüğü boyutlu eserleri; taş ve metal oluşumlarla çalıştığı alana özgü yapıtları; mitosları yorumlayıcı bir strateji olarak kullandığı tuvalleri; seramik işleri taş formlarla böldüğü heykeller ve dokunsal yaratım algısına işaret eden bir kültür materyali olarak kırkyama tekniğiyle ürettiği işleri izleyiciye sunuluyor. 

Ahmet Güneştekin 2 yıllık bir hazırlık sürecinin ardından sergide 6 yıl içinde yapmış olduğu eserleri bir araya getirmiş. Sergi 350’ye yakın heykel, enstalasyon, video, seramik ve diğer farklı disiplinlerin bir araya geldiği sanat eserlerinden oluşuyor. Bu hacmiyle Türkiye sanat tarihinin her anlamda en büyük ve güncel sergisi diyebiliriz.

Yaşar Kemal’e adanmış

Ahmet Güneştekin “Kayıp Alfabe “sergisi ile sinemanın, edebiyatın hatta dizilerin (ticari kaygılarla) görmezden geldiklerini gündeme getiriyor. Çağına tanıklık ediyor. Yaşar Kemal’e adanmış bir sergiden de beklentimiz kuşkusuz bu olabilirdi. Sanata yaptıkları katkılardan ötürü İBB Kültür’e bir kez daha teşekkür ederim. Ve bu sergiyi görmenizi mutlaka tavsiye ederim.