CHP'li belediyelerin ilginç yolsuzlukları
İki aydır gündemin en önemli maddelerinden biri CHP'li belediyelere düzenlenen yolsuzluk operasyonları. Bu operasyonların Tayyip Beyin talimatıyla yapıldığı iddiası, ''Mağduruz, suçumuz yokken cezalandırılıyoruz'' kanaatini oluşturmaya ve kamuoyunu etkilemeye dönük propagandaların bir parçası.
Oysa bütün operasyonlar ihbarlara ve teslim edilen bavullar dolusu belgeye dayanıyor. Meral Hanım dışında ihbarda bulunanların tamamı CHP’li. İhbar ettikleri belediyelerde önemli görevlerde bulunmuşlar. Bir kısmı pay alamadığından bir kısmı aldığı payı beğenmediğinden gerçekten ödüllendirilmesi gereken bir kısmı da hırsızlığa ve terörün finanse edilmesine razı gelmediğinden ihbarda bulunmuş. İhbarcıların içinde kendi talebelerini şikayet eden profesör bile var.
Beşiktaş belediyesi kendisine ait değerli bir taşınmazı satışa çıkarmış. Normalde açık ihale yapılması lazım. En yüksek fiyatı verenin ihaleyi kazanması lazım. Ama ihale davet usulü yapılmış ve sadece sahibi aynı olan üç şirkete davetiye göndermiş. Yani ihaleyi hangi şirket kazanırsa kazansın emlak aynı kişinin oluyor. Bu tabloda fiyat yükselir mi, rekabet olur mu? Başkan bununla da yetinmemiş İhale komisyon başkanı olarak şirket sahibinin akrabasını atamış. Bu kadar göstere göstere hırsızlık yapılır mı diyeceksiniz, yapılmaması gerekir ama yapılmış. CHP yargının partizanlık yaptığını iddia ediyor ama tutuklananlar arasında Ak Partili bakan yardımcısının ağabeyi olan şirket sahibi ve akrabası olan komisyon başkanı da var.
Bir başka belediyede başkan yardımcısı ihalelere katılacak firmalarla Whatsapp grubu kurmuş. İhaleler yine davet usulü. Başkan yardımcısı ihaleleri, ihalelerin yapılacağı ay başlamadan önce Whatsapp yazışmalarıyla pay etmiş. Bu ihaleye A şirketi 100, B şirketi 105, C şirketi 110 versin. Şu ihaleye A 110 versin kazansın gibi. Yazışmalar dosyada.
Üçüncü belediyede de yolsuzluk yapılan ihaleler davet usulü. Davet edilen şirketlerin sahipleri farklı kişiler. Ama şirketlerin adresleri aynı. Mali müşavirleri ve avukatları aynı. Teklifler aynı bilgisayarda hazırlanmış. Bazı belediyelerle ilgili iddialar sadece yolsuzluk üzerine. Bir kısmında ise PKK, Dev-Sol ve Dev-Yola para aktarıldığını gösteren belgeler var.
İddialar sadece ilçe belediyeleriyle ilgili değil. Büyükşehir bünyesindeki Medya AŞ’de ihaleleri davet usulünde yapmış. Bütün ihalelere aynı üç şirket davet edilmiş. Doğal olarak bütün ihaleleri bu şirketler bölüşmüş. Medya AŞ, büyük kongreye katılan İmamoğlu taraftarı delege ve üyelere en üst modelden akıllı telefon hediye etmiş. Yani beytülmalden aktarılan paralarla CHP kongresinin sonucu değiştirilmiş. Emniyet üç farklı bayiden alınan cihazların imei numaralarıyla delege ve üyelerin hatlarının numaralarının eşleştiğini tespit ederek iddiayı ispat etmiş. Savcılığa göre dinlenme ve/veya dinlenme ihtimaline takılma ihtimaline karşı bu cihazlardan bir kısmıyla kongre sürecinde mahsurlu görüşmeler yapılmış.
Kongreden önceki perşembe, cuma ve cumartesi günleri, İmamoğlu’nun yakın çalışma arkadaşları, üç döviz büfesinde 47 milyon dolar bozdurmuş. Paralar Vitolarla getirilip götürülmüş. Dosyada kamera kayıtları var. Bu paralarla delegelerin oylarının satın alındığı iddia ediliyor. Ayrıca Kemal Beyin adaylığı için imza veren elliden fazla delege kongreden hemen sonra İstanbul’daki belediyelerde önemli pozisyonlara atanmış. Bu durum, insana, Kemal Beye oy verecek bazı delegelerin tercihlerinin bu yöntemle değiştirildiğini düşündürüyor.
Savcılık içtihatta bulunarak kongrede maddi bir karşılıkla oylarını değiştirenlerin rüşvet almış sayılamayacağını yani cezalandırılmayacağını ilan etti. Bu gelişmeden sonra kongreyle ilgili iddiada bulunanların sayısı arttı. Bugün itibariyle elliyi aşan başvurucu sayısının yüzlü rakamlara çıkması bekleniyor.
Ekrem Beyin suçlandığı bir başka dosya, ‘’CHP’li belediyelere sürekli aynı kişinin bilirkişi olarak atandığı ve bu zatın hep olumsuz raporlar yazdığını iddia ederek bilirkişinin özel bilgilerini paylaştığı’’ konuşma baz alınarak oluşturulmuş. Bilirkişiyi araştırdım. Sadece CHP’li belediyelere değil Ak Partili, MHP’li ve HDP’li belediyelere de bilirkişi olarak atanmış. Hepsine olumsuz rapor yazmış. Bu raporlarla yargılanıp mahkum olan, hapis yatan diğer partilere mensup belediyeciler olduğu gibi raporlara rağmen beraat edenlerde var. Ama diğer partiler bu konuyu gündeme taşımamış. Mesela 2024 yılında aynı bilirkişinin raporuyla Ak Partili Bağlar Belediye Başkanı tutuklanmış, mahkum olmuş ve cezasını çekiyor.
Bu yolsuzluklara rağmen başkanlar hüküm giymeyebilir. Zira ihale belgelerini, istisnasız, parti farkı gözetmeden ifade ediyorum, belediye başkanları imzalamıyor. Yetki devrettikleri garibanlar imzalıyor. Çok yanlış olan bu uygulama nedeniyle belediyeler giderek büyüyen bir kara delik haline geldi. Meclis hemen, ilk fırsatta bir kanun çıkararak, belediye başkanlarını belediyelerinde düzenlenen bütün ihalelerden müteselsilen sorumlu kılmalı. Bu sorumluluğu almak istemeyen belediye başkanı olmamalı.