Machiavelli, Floransalı düşünür devlet adamı, İtalyan Rönesans hareketinin önemli figürleri arasındadır. En önemli eseri olan Prens'in pek çok okuru, onun gaddarlar için bir kişisel gelişim kitabı olmasını bekler. Ancak bu kitap bundan çok daha derindir.
Albert Camus 1947 yılında Veba romanını yazdığında elbette ki 2019 yılında Dünyanın başına bela olan Covit -19 ile bir bağlantı kurabileceğimi düşünmemişti. Ancak ben bu gün ısrarla bir bağlantı kurmaya kararlıyım.
George Orwell'in kült kitabı 1984, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır.
J.P.Sartre'ın fenemenolojik ontoloji denemesi olan "Varlık ve Hiçlik"; yaşanılan çevreye ve olaylara tarafsız kalma veya sorumsuz davranabilme ihtimalini reddeden kararlılığını anlatan başyapıtını 1943 yılında kaleme aldığında, okuyanların çoğu aslında ne demek istediğini anlayamamıştı.
Fikirlerinden taviz vermeyerek ölümü göze alabilen filozofları farklı bir kategoride değerlendirdim hep. Thomas More'da onlardan biridir.
John Nash, doktorasını Princeton Üniversitesinde yapmış daha sonra MIT'de ders vermiş çok önemli bir matematikçidir. Ancak onu asıl önemli yapan şey paranoid şizofren teşhisi konulmasına rağmen 1994 yılında Nobel Ekonomi Ödülünü almasında gizlidir.
Albert Camus'a göre, gerçekten önemli olan tek bir felsefe sorunu vardır, Dünyayı reddetme, ondan vazgeçme, intihar. Yaşamın, yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir.
Albert Camus'a göre, gerçekten önemli olan tek bir felsefe sorunu vardır, Dünyayı reddetme, ondan vazgeçme, intihar. Yaşamın, yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir.