Dolar $
32.42
%-0.32 -0.1
Euro €
34.96
%-0.34 -0.12
Sterlin £
40.51
%-0.75 -0.3
Çeyrek Altın
4092.28
%0.61 24.65
SON DAKİKA

Kendi kendine yetebilmek

Şu karantina günlerinde evde kalınca kafa daha farklı çalışmaya başlıyor. Evdeki nevalenin kullanımı ve bir şekilde evdeki hanımların yemek üretebilecek gıda çeşidi oluşturmak için çabaları, Bankalardan çekemediğimiz paralar yani ortalık kızışınca şunu düşündüm. Böyle bir virüs, tüm ülkelerin sınırlarının kapanmasına, ulaşımın kısıtlanmasına ve ticaretin neredeyse sıfıra inmesine neden oldu.

Soru şu; Acaba ülke olarak kendi kendine yetebilen ülkelerden miyiz? Bizim gençliğimizde 7 ülkeden biri olmaktan övünüyorduk. Oysa şimdi samanı bile başka ülkeden alıyoruz. Ülkeler öyle iç içe geçmiş vaziyette ki, her ülke birbirini tamamlayan üretimleriyle dünyadaki paranın dönmesini sağlıyor. Ancak, günümüzdeki dijital para ve kurye sistemiyle dijitelize olmuş hayatımızda her şey daha farklı olarak mümkün. Demek ki sınırlar artık bir değer değil. Bilgisayarınızdan seçtiğiniz bir malın ücretini dijital olarak ödeyip istediğiniz ürünü en geç 3 gün içinde elinize alabiliyorsunuz. Tamam ama bu virüs onu da engelledi. Her şey el altında gibi görülse de eğer siz üretmiyorsanız ve sınır kapıları kapanınca sorun başlıyor. Bu virüs ile muhteşem zararlar yaşayan ülkeler kendi içlerine dönmek zorunda.

Türkiye, tarım üretiminde dünyada kendi kendine yetebilen 7 ülke arasında anılıyordu. Yani kendi ürettiği kendine yetiyordu 2 binli yılların başına kadar… Bugün ise artık kendi kendimize yetme noktasının çok uzağına düştük. Bu süreç ne zaman başladı, neden oldu, nasıl fark edemedik? gibi bir çok soru aklımıza gelebilir. Bu süreci ve nedenlerini açık bir biçimde irdelemeden salt siyasi getiri adına zaman-zaman yapılan mercimek dış alımını hatta saman gibi kaba yem dış alımlarını seslendirerek, ‘Türkiye tarımı yok edildi’ demek doğru mudur? Tartışıp duruyoruz. Şu İnternet dünyasında duyduklarımıza hemen inanmamak lazım. Ama devletimiz de bizi güvenilir biçimde bilgilendirmiyor. Böyle olunca da "teyzemin oğlunun kaynı Tarım Bakanlığında çalışıyor o dedi" gibi cümlelerle başlayan muhabbetlere şahit oluyoruz.  Eski yıllara göre kimi gıda maddelerini dışarıdan aldığımız doğrudur. Ama bunların bir kısmını da işleyerek dışarı sattığımız da başka bir doğru. Koronavirüsü nedeniyle karantinalar ve gıda satın alımındaki paniğin ihraç eden ülkelerde bolca tahıl olmasına rağmen dünya gıda enflasyonunu arttırabileceği kaydediliyor. Bu düşünce Dünya Gıda ve Tarım Örgütü’ne ve tarım uzmanlarına ait.  Biz de tarıma biraz daha kıymet verip üreten ülke olabilirdik. Çünkü genlerimizde bu var.  Bir de artık başka ülkeler ile gıda alış verişi yaparken daha dikkatli olmamız gerekiyor. Eğer satın alıcılar mayıs ya da haziranda buğday ya da pirinç nakliyatının olmayacağını düşünürse? Bu, küresel anlamda bir gıda tedarik krizine neden olabilir. Şimdi biz bunları yazarken dünya genelinde tüketiciler Amerika’dan Singapur’a kadar marketlerde pirinçten hijyen malzemelerine kadar birçok ürün için kuyruklar oluşturdu. Pirinç ve buğday fiyatları bazı bölgelerde yükseldi. Fransa’da tahıl endüstrisi fabrikaları ve limanları açık tutabilmek için kamyon ve çalışacak insan sıkıntısı çekiyor. Bu nedenle bir ay önce yüzlerine bakmadıkları mültecilerin arasında sağlıklı, işe yarar adam ayıklamaya çalışıyor. Bazı Avrupa Birliği ülkeleri sınırları da kapatacağız diyor. Yürürlüğe konulan kısıtlamalar da gıda dağıtımını olumsuz etkileyecek..

Ama diğer yandan Amerikan Tarım Bakanlığı’na göre küresel buğday stoku, Haziran ayında geçen yıla oranla yaklaşık 10 milyon ton artacak. Dünya pirinç stokunun da geçen yıla göre 7 milyon ton artması bekleniyor. Tamam, stok artacak da sonra ne olacak? Uluslararası lojistiğin önemli bir problem olacağını tahmin ediliyor. Uzmanlara göre asıl endişe gıdanın doğru zamanda doğru yerde olabilmesi. 

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, koronavirüsle mücadele kapsamında hem sosyal hem ekonomik tedbirleri açıkladı. Korona virüsle Mücadele Eş güdüm Toplantısı sonrasında alınan kararlar en düşük emekli maaşının 1.500 TL olduğunu, emekli bayram ikramiyesinin Nisan ayında ödeneceğini, sosyal amaçlı kredi paketlerinin devreye sokulacağını ortaya koydu ama kamuoyu daha farklı bir mesaj bekliyor. Mesela yeni bir borç yapılandırması, Kredi borç erteleme, vergi muafiyeti gibi. 

Gelelim bizim meseleye Evet, 90’ların sonuna kadar pek çok üründe kendi kendimize yeter görünüyorduk. Ama o zaman kaç kişiydik. Kaç kişi köylerde yaşıyordu? Bunu düşünmek lazım. Ama artık kentten köye göç etme zamanı geliyor gibi.