SON DAKİKA

Yeni yıl ve Türkiye ekonomisi

Yeni yılın ilk haftasında Türkiye ekonomisi, hem yerel hem de küresel faktörlerin etkisi altında hareket etmeye devam etti.

Yılın başında genellikle ekonomik göstergelerin ve beklentilerin değerlendirildiği bir dönem yaşanır. Bu dönemde, Türkiye ekonomisi için belirleyici olabilecek beklentiler sıralanmaya başladı. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından açıklanan Dünya Ekonomik Durumu ve Beklentiler (WESP) 2025 raporunda, Türkiye ekonomisine ilişkin öngörüler dikkat çekiyor. Rapora göre, Türkiye’nin 2024 yılında yüzde 3 büyüme kaydettiği tahmin edilirken, 2025'te bu oranın yüzde 3,1'e, 2026'da ise yüzde 3,5'e yükselmesi bekleniyor.

Raporda, Türkiye’de enflasyonun 2025 yılında yüzde 43,9’a gerileyeceği, 2026 yılında ise yüzde 21,6 seviyesine düşeceği ifade edildi. Enflasyondaki bu düşüşle birlikte, 2025 yılında para politikasında bir miktar gevşeme öngörülüyor. Ayrıca, hükümetin enflasyonu düşürmek amacıyla uyguladığı mali konsolidasyon tedbirlerinin, mali açığın daraltılmasına katkı sağlayacağı ve enflasyonist baskıları hafifleteceği belirtiliyor.

Yılın son aylarında yüksek seyreden enflasyon, yeni yılda da önemli bir gündem maddesi olmaya devam edecekgibi görünüyor. Merkez Bankası'nın faiz kararları, hükümetin enflasyonla mücadele politikaları ve küresel emtia fiyatlarındaki gelişmeler, enflasyonun seyri üzerinde belirleyici rol oynayacaktır. Yine aynı Raporda, küresel enflasyonun 2025 yılında yüzde 3,4’e düşmesinin beklendiği, ancak özellikle düşük gelirli ülkelerde gıda enflasyonunun yüksek kalmaya devam edeceği ifade ediliyor. Düşük gelirli ülkelerdeki bu durumun, gıda güvensizliğini derinleştirdiği ve milyonlarca insanı yoksulluğa sürükleyebileceği belirtiliyor.

Bu yıl küresel büyümenin durgun olması bekleniyor. 

Yeni yılda ekonomik büyümenin ne kadar güçlü olacağı, iç talep, yatırımlar ve dış ticaret dengesi gibi faktörlere bağlı olacaktır. Küresel ekonomideki yavaşlama, Türkiye'nin ihracatını olumsuz etkileyebilir ve büyüme hedeflerinin gerçekleşmesini zorlaştırabilir. Küresel ekonominin 2025 yılında geçen yıl olduğu gibi yüzde 2,8 büyüyeceği tahmin ediliyor. Küresel ekonomik büyümenin, düşük enflasyon ve birçok ülkede devam eden parasal genişlemeden destek bulmasına rağmen, ticari gerilimler, yüksek borç yükleri ve jeopolitik riskler nedeniyle sınırlı kalacağı vurgulanıyor. Raporda, küresel büyümenin, salgın öncesi yüzde 3,2 olan uzun vadeli ortalamanın altında seyrettiği belirtiliyor.

Rapora göre, ABD ekonomisinin büyüme oranı, 2024’te yüzde 2,8 olarak tahmin edilirken, iş gücü piyasasının yumuşaması ve tüketici harcamalarının azalmasıyla birlikte 2025'te yüzde 1,9’a düşeceği öngörülüyor. Avrupa Birliği’nde ise büyümenin 2025 yılında yüzde 1,3’e yükselmesi bekleniyor. Çin ekonomisinin 2025’te yüzde 4,8, Hindistan’ın yüzde 6,6, Fransa’nın yüzde 0,8, Almanya’nın yüzde 0,3 ve Birleşik Krallık’ın yüzde 1,2 büyüyeceği tahmin ediliyor.

Parasal genişleme ve yatırımlara odaklanma çağrısı

BM, küresel ekonomik sorunların çözümü için çok taraflı iş birliği ve yapısal reformlar çağrısında bulunuyor. Raporda, "Küresel büyümeyi yeniden canlandırmak ve artan eşitsizlikleri gidermek için parasal genişleme tek başına yeterli olmayacaktır. Hükümetler aşırı kısıtlayıcı mali politikalardan kaçınmalı ve bunun yerine temiz enerji, altyapı, sağlık ve eğitim gibi kritik sosyal sektörlere yatırımları artırmaya odaklanmalıdır." ifadelerine yer verildi. 

Döviz kurundaki dalgalanmalar, hem enflasyonu hem de ithalat maliyetlerini etkileyerek, genel ekonomik istikrarı olumsuz etkileyebilir. Döviz kuru, küresel piyasalardaki gelişmelere, Türkiye'ye yönelik yatırımcı güvenine ve Merkez Bankası'nın müdahalelerine bağlı olarak değişkenlik gösterecektir.

 Merkez Bankası'nın faiz kararları, enflasyonla mücadele ve ekonomik büyüme arasındaki dengeyi sağlama çabaları çerçevesinde önemli bir rol oynayacaktır. Faiz oranlarındaki değişiklikler, hem tüketici harcamalarını hem de yatırımları etkileyerek, ekonomik aktivite üzerinde belirleyici olacaktır.

Yeni yılın ilk haftasında Türkiye ekonomisiyle ilgili daha net bir tablo ortaya  koymak için, bazı verileri bilmemiz lazım. Ama, yine de size bazı konuları hatırlatmak istiyorum.  Mesela TUİK verileri. Enflasyon, üretim, istihdam gibi temel ekonomik göstergelere ilişkin TÜİK verileri, ekonomik durumun genel bir resmini çizmeye yardımcı olacaktıır. Para politikası raporları, enflasyon tahminleri ve faiz kararlarına ilişkin değerlendirmeler, Merkez Bankası'nın politika duruşunu anlamayı sağlayacaktır. Biz ne yaparsak yapalım. Küresel ekonomideki gelişmeler de pek önemli. Özellikle ABD ekonomisi ve petrol fiyatları, Türkiye ekonomisi üzerinde önemli bir etkiye sahip olacaktır.

Yeni yılın ilk haftasında Türkiye ekonomisi, hem iç hem de dış faktörlerin etkisi altında hareket etmeye devam edecektir. Enflasyon, döviz kuru, büyüme, faiz oranları ve kamu maliyesi gibi konular, ekonominin geleceği açısından önemli olacak başlıklar arasında yer alacak. Umut ederim ki 2025 yılı her konuda size mutluluk versin.