Dolar $
32.26
%-0.01 -0
Euro €
34.72
%0.02 0
Sterlin £
40.28
%-0.29 -0.11
Çeyrek Altın
3926.68
%0.01 0.29
SON DAKİKA

Ali yazar Veli Göçer

Kaan Özbek 26 Aðu 2023

Mesleki yaşantımda çok olaya şahitlik ettim. Dile kolay 30 yılın içine neler sığmıyor ki! Muhabir olarak gittiğim, haberini yaptığım pek çok olayı anımsarım ama illaki unuttuklarım da var. Yalnız biri var ki hafızamdan atmama imkan yok. 24 yıl geçti üzerinden…

O vakitler Sabah Gazetesi’nde çalışıyorum. Kocaeli’nin Darıca İlçesi’nde babamların evindeyim. Gece saat 03.02… 17 Ağustos 1999. Hayatımda yaşadığım en uzun 45 saniyeydi. Rahmetli babam hadi al çantanı gazeteyle irtibat kur senin görevin başladı dedi. O saatten sonra yıkık evler arasından geçerek görev aracıyla buluştum ve Gölcük’e varan ilk haber ekipleri arasındaydık. Her yer çığlık feryat figan. Toz, duman… 

Göz gözü görmüyor.  

Olayın vahameti gün ışıdığında ortaya çıktı elbet.

İlk fotoğrafları gazeteye servis ettik. İlk haberlerimizi yazdırdık. 

O gün yaşanan felakette resmi (!) raporlara göre, 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti. 23 bin 781 kişi yaralandı. 285 bin 211 ev ile 42 bin 902 iş yeri büyük hasar gördü…

*  *  *

Tabii o güne kadar çok da umursamadığı bir gerçekle yüzleşen canım ülkem bir anda magazin figürlerinden çok deprem profesörlerini bilim insanlarını ezberledi. Özetle hepsinin söylediği bir şey vardı. “Türkiye bir deprem ülkesi ve bu gerçekle yaşamayı kabullenmeli ve önlemler almalıyız”

* * *

Çok geçmedi 17 Ağustos’un peşine bu kez 12 Kasım Düzce depremi çarptı Türkiye’nin suratına. Saatler 18.57'yi gösterdiğinde, Düzce kuvvetli bir darbe ile sarsıldı ve yıkıldı…. Bu kez 17 Ağustos depreminden daha büyük şiddetle sarsılan Düzce 30 saniye içinde adeta yerle bir oldu. Merkez üssü Düzce olan deprem, Kaynaşlı'yı da yerle bir ederken, Bolu'nun da bir bölümünde can ve mal kayıplarına neden oldu. 12 Kasım depreminde resmi (!) rakamlara göre Düzce, Akçakoca, Cumayeri, Çilimli, Gölyaka, Gümüşova, Kaynaşlı ve Yığılca'da toplam 710 kişi hayatını kaybederken 2.678 kişi de yaralandı. İkinci kez deprem gerçeğiyle karşılaşılıyordu. Ve artık durumun ne kadar ciddi olduğu can kayıplarından mal kayıplarından belliydi. 

Türkiye müteahhit ihmaliyle de ilk kez bu iki felaketle tanıştı. Pek çoğunuz hatırlarsınız Veli Göçer diye bir müteahhit vardı. Sahi şimdilerde ne oldu? Cezası bitti mi, salıverildi mi bilmiyorum.

DASK poliçeleri, binaların depreme dayanıklılığını ölçen pek çok test ve kavram o zamanlar girdi hayatımıza. 

Ne yazık ki; hasarlı ya da orta hasarlı olmasına karşın “Oturulabilir” raporu verildi pek çok binaya. 

* * *

24 yılda çok yol kat etmeliydik. Deprem ne kadar yıkıcı olursa olsun, binalarımızla, bilinçli insanlarımızla, para hırsı gütmeyen müteahhitlerimizle, inşaat mühendislerimizle. Bugün depremi hafif yaralarla atlatabilecek bir ülke haline gelmeliydik. Tıpkı Japonya gibi…

Amma velakin 24 yıl içinde Van, Elazığ ve pek çok ilimizde yaşanan depremlerde en sonuncusu da asrın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat depremlerinde bir arpa boyu yol almadığımız gerçeği çarptı yüzümüze. 

* * *

Geçtiğimiz günlerde ATV televizyonunda yayınlanan Kenan İmirzalıoğlu’nun sunduğu “Kim Milyoner olmak ister?” isimli yarışma programına köklü bir üniversitemizin Matematik bölümünden mezun olmuş genç bir kızımız katıldı. Heyecandan (!) olsa gerek, “3’ün 3 katından 2’nin 2 katı çıkarılırsa sonuç ne olur?” sorusuna yanıt veremedi. Yanıt veremediği gibi telefon jokerini kullandı. Aradığı kişi yine köklü bir üniversitemizin inşaat mühendisliği bölümünden mezun bir gencimizdi. Maalesef bu 4 işlem bilen herkesin cevaplayabileceği soruyu o da yanıtlayamadı…

* * *

24 yıl boyunca bilim insanları uyardı. Binaları, viyadükleri, köprüleri güçlendirin diye. 24 yıldır ağzımız her yandığında olası İstanbul depremi geldi gündemimizde. Fay şuradan mı kırılacak? Kaç şiddetinde olacak, tsunami olur mu olmaz mı bunları konuştuk. Elbette merkezi hükümet ve yerel yönetimler kentsel dönüşümler gibi bir takım önlemler alma gayretinde ama öyle yanlışlıklar var ki!

* * * 

Ustalarımızdan Ali Kırca’nın bir sözü vardır: “İstanbul’a kar yağmadan, Türkiye’ye kış gelmez” diye… Allah korusun o olası depremde Türkiye’nin alacağı yarayı düşünmeden edemiyor insan. 

İstanbul ekonominin kalbi, sanayinin kalbi, Türkiye’nin en kalabalık şehri… Çarpık yapılaşma, gecekondu kültürü ne ararsan burada. Bunlar yetmezmiş gibi şimdi Finans Merkezi ve Merkez Bankası da buraya taşınıyor… Normal şartlarda ortalama 1.5 saatte bir yerden bir yere varabilmek mümkün değilken bu kentte, öyle bir durumda kim kime yetişebilir insanın içi ürperiyor…

Ne diyelim Allah muhafaza…